Çocukluk çağında yaşanmış olan istismar ve ihmallerin doğurduğu travmalar vardır. Travma, kişinin yaşamış olduğu zorlu süreç sonrası ya da süreç içerisinde oluşur. Travmalar davranışsal semptomlar göstererek kişiyi ve çevresini rahatsız etmektedir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu gibi kronikleşmiş unsunların yanı sıra kişide psikolojik bozukluklar ya da hastalıklar meydana getirmektedir. Cinsel istismara uğrayanların %88’i psikiyatrik tanı aldığı belirtilmiştir. Bu araştırma raporunda üzerinde duracağımız kişilik bozukluğu Borderline Kişilik Bozukluğu ve Dissosiyatif semptomlardır. Nitekim anksiyete, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, obsesif komplusif bozukluklar ve daha fazlasını oluşturduğunu bilmekteyiz. Baker ve Duncan tarafından yapılan bir çalışmada cinsel istismara uğrayan bir çocuğun, daha sonra bir başkası tarafından da istismara uğratılması olasılığı %14 olarak belirtilmiştir. Çocuk cinsel istismarının, yetişkin dönemde çocuk cinsel faili olmasının üzerinde durulmasından dolayı çalışmamız, cinsel istismara maruz kalan borderline ve dissosiyatif semptomlar gösteren failler üzerinden incelenmektedir.
Yapılan birçok araştırma çocukluk çağı istismarının psikolojik rahatsızlıklara yol açtığını göstermektedir. Çocukluk çağı travmalarının kronikleşmesinin ardından Sınırda kişilik bozukluğu veya dissosiyotif bozukluk görülmektedir. İki bozukluk arasındaki temel fark kişinin üç durumlarını yaşadığı süreyi ayırt etmektedir. Sınırda kişilik bozukluğuna sahip birey daha uzun süre çökmüş hisseder. Ayrıca borderline kişilik bozukluğu teşhisi konmuş birey cinsel suç işlemesine ek olarak şiddet, yaralama gibi suçlar da gösterilebilir. Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin çocukluk dönemlerinde cinsel istismara maruz kalması, şiddet gibi fiziksel istismara maruz kaldıklarını tespit etmekteyiz. Çocuk duygularını ifade etmekte güçlük çekmektedir, duygudurum bozukluğu, ani öfke patlamalarıyla yetişkin döneminde borderline özelliklerini göstermektedir. Dissosiyatif bozukluklar ve sınırda kişilik bozuklukları ile çocukluk dönemi travmaları arasında anlamlı ve güçlü korelasyon ortaya çıkmaktadır.
Borderline Kişilik Bozukluğu: Borderline kişilik bozukluğu (BKB) diğer adıyla Sınırda Kişilik Bozukluğu (SKB) olarak adlandırılmaktadır. Kişinin aşırı dürtüsellik, kişiler arası ilişkilerde dengesizlik göstermesi semptomlarından oluşmaktadır. Borderline Kişilik Bozukluğu tanısı için; APA’nın DSM 5 tanı kriterlerinden 9 üzerinden en az 5’ine sahip olunması gerekmektedir.
Çocukluk çağı cinsel istismarı ile Borderline Kişilik Bozukluğu arasındaki ilişki: Sınırda kişilik bozukluğu olan hastaların %40-71'i tarafından bildirilen çocukluk çağı cinsel istismarı görülmektedir. İki değer arasında anlamlı bir korelasyon vardır. Cinsel istismara maruz kalan çocukları tespit edip Borderline olmalarına engel olabiliriz. Borderline kişilik bozukluğunu klinisyenlerin çoğu kronik travma sonrası stres bozukluğunun bir türü olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla kronik travma sonrası stres bozukluğu evresinin de borderline etkisisi vardır. Sürekli yaşanılan istismar ve ihmalin sonucu olarak Borderline Kişilik bozukluğu görülmektedir. Sınırda kişilik bozukluğu yani BKB psikopatolojinin varlığı aynı zamanda çocukluktaki cinsel istismarın varlığı ile bağlantılıdır.
Borderline Kişilik Bozukluğu tanılı bireylerin cinsel suça bulaşmaları: Luxenberg ve daha fazla araştırmacı tarafından 2001 yılında yapılan bulgulara göre travma sonucunda meydana gelen bozuklukların duyguları düzenleme, muhakeme, algılama yetileri azalmakta, saldırganlık düzeyleri artmaktadır. Sonuç olarak bu kişilerin suç davranışı sergilemektedir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu: ‘’Dissosiyasyon, aynı zamanda, yaşanan duygusal, fiziksel, cinsel kötüye kullanılma; çocukluk dönemindeki duygusal ve fiziksel ihmal gibi travmatik yaşantıların olumsuz etkilerine karşı psikolojik bütünlüğü sağlamak için kullanılan bir savunma düzeneği olarak da tanımlanmıştır.’’
DSM V’e göre Dissosiyatif Bozukluklar şu şekilde ayrılarak tanımlanmaktadır:
1) Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
2) Dissosiyatif Amnezi
3) Depersonalizasyon
4) Derealizasyon
5) Tanımlanmamış Dissosiyatif Bozukluklar olarak belirtilmektedir.
Çocukluk dönemi cinsel istismarı ile Dissosiyatif Kimlik Bozukluk arasındaki ilişki : ‘’ Çocuk istismarının bașlangıç yașı ne kadar küçükse, o ölçüde șiddetli dissosiasyon görülmektedir.’’ Çocukluk çağı travmalarının erken yaşta başlaması çocuk ve ergenleri dissosiyojen ve disfonksiyonel ortamında büyümesini sağlar.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğuna sahip kişilerin cinsel suç işlemesi: ‘’ Seksüel suçlar işleyen erkeklerin çocukluk çağı travmalarına sahip oldukları, Dissosiyatif Bozukluk tanı kriterlerini ise % 77 oranında karşıladıkları bulgulanmıştır.’’ Çok yüksek olasılıkla semptom ve suçun doğruluğu anlamlı ve yüksek korelasyonludur.
Borderline Kişilik Bozukluğu ile Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu arasındaki ilişki: Araştırmalara göre cinsel istismarcıların birçoğu çocukluklarında ya cinsel istismara uğramıș ya da ev içerisinde șiddet olgusu vardır ve bu şiddeti görmek de çocuğun psikolojisini etkileyeceğinden duygusal istismara nitekim çocukluk çağı travmasına neden olur. İstismarcı bireyin doyumu erteleme kapasitesi azalmaktadır sonuç olarak engellenmeye karșı düșük tolerans geliştirirler tıpkı Borderline Kişilik Bozukluğuna sahip bireylerin gösterdikleri tepkilerdir. Suçluluğu bastırıp karșıt tepki kurarak saldırgan davranış şeklinde çocuğa yansıtma eğilimi içerisine girmektedirler ki Borderline Kişilik Bozukluğunda görülen tepkilerle aynıdır. Klinik çalışmalar, hem artan dissosiyatif yaşantılar ile proaktif saldırganlık arasında güçlü bir ilişki olduğunu, hem de işlevselliği önemli ölçüde bozulmuş şiddetli dissosiyatif bozukluk varlığının, saldırganlığın güçlü bir prediktörü olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?