Editör: Selma İnci
Anahtar Kelimeler: Terapi, Gizlilik, Etik Kurallar, İntihar.
Eğer hayatınızın bir noktasında psikolojik destek almak isterseniz bilin ki gizlilik ve etik kurallar biz psikologların önem verdiği bir konudur. Peki, bu gizlilik ve etik nedir ve nasıl sağlanır?
Siz danışanların bizlere anlattığı veya anlatamadığı her olay biz psikologlar tarafından gizli tutulmaktadır. Anlattıklarınız asla üçüncü kişilere aktarılmaz, anlatılmaz veya iması bile yapılamaz. Biz psikologlar bunları sizler için terapiye başlamadan önce bilgilendirilmiş onam formuyla anlatıyoruz. Sizlerin imzalamış olduğu bu form sayesinde anlattıklarınız ve bilgileriniz bizler tarafından güvenceye alınıyor. Peki, eğer 18 yaşından küçükseniz ve henüz erişkin bile değilseniz en azından ailenize bile de mi anlatmıyoruz? Hayır, anlatmıyoruz. Erişkin olmamanız sizin bilgilerinizi, anlattığınız olayların veya daha birçok şeyi başkalarıyla paylaşmamız için bir sebep değildir. Sizler de bizim için bir bireysiniz ve gizlilik ve etik kurallar altında korunmalısınız. Hatta partnerinizle birlikte çift terapisi alıyorsanız aynı şekilde bilgileriniz yine de siz istemediğiniz sürece partnerinizle veya başka birileriyle paylaşılmaz.
Peki, her bilgi bu şekilde saklı ve gizli bir şekilde tutuluyorsa hiç mi gizlilik ihlal edilmiyor? Ediliyor. Sizin bilgileriniz bir noktaya kadar korunur, üçüncü kişilerle paylaşılmaz, teklif dahi edilmez. Fakat öyle bir konu var ki bu kadar kesin kuralda bile gizlilik ihlal edilir. Ama yanlış anlamayın bunu sizin iyiliğiniz için yapıyoruz. Bizler sizin her ne kadar psikolojik sağlığınız için yanınızda olsak da fizyolojik sağlığınızı da önemsiyoruz.
Gizlilik ilkesi bazı koşullarda sınırlandırabilir. Bu koşulların sınırlandığı ve biz psikologların çekindiği koşulları açıklayan iki konu vardır: İntihara veya cinayete teşebbüsü olan danışanlarla çalışmak (Kleepsies ve Dettmer, 2000). Eğer psikologsanız ve böyle bir danışanla karşılaşırsanız onun bu düşüncesini asla görmezden gelmeyin. Çünkü danışanınızın bir zamanlar böyle bir düşüncesi olsa ve şuanda değişmiş olsa dahi geçmişte bu düşünceye sahip olması bile onun için risk taşımaktadır.
Bir senaryo düşünün. Psikologsunuz ve intihara teşebbüsü olan bir danışanınız var. Henüz terapiye yeni başladığınız bir danışanınızın intihar düşüncesi var. Kendini öldürmekle alakalı bir zamanlar planları olduğunu söylüyor. Hatta size bu planları ayrıntılı olarak anlatıyor. Siz ona yardımcı olmak için bir tedavi planı hazırlıyorsunuz. Onun iyileşeceğini ve hayata artık normal bir insan olarak devam edeceğinden bahsediyorsunuz. Bu plan sonunda danışanınız artık iyi olacağının garantisini size veriyor. Ancak bir sonraki hafta bakıyorsunuz ki danışanınız intihar etmiş. Bu tarz olaylar kişisel ve profesyonel açıdan yıkıcı etkilere sahiptir.
Psikologlar eğer danışanlarında kendisine veya başka biri için bir tehdit görürlerse yapacakları tek bir şey vardır: Gizlilik muhakkak ihmal edilmelidir. Bu gibi durumlarda uzmanın temel görevi yasal olarak danışanın bu düşüncesini ve bilgilerini yetkili kişilere bildirmektir.
Toplum arasında intiharın pek çok risk faktörü vardır. Litman’ın (1995) da dediği gibi:
Şu anda herhangi bir kişinin intiharını tam olarak net bir şekilde yordamak imkânsızdır. Bu konuda gelişmiş istatistiksel modeller… ve deneyimli klinisyenlerin yargıları da eşit derecede başarısızdır. Bana depresif ve intihar eğilimi olan bir hasta intihar ederken onunla eşit düzeyde depresif ve intihar eğilimi olan diğer dokuz hastanın neden intihar etmediği sorulduğunda, “Bilmiyorum.” diye cevaplamak durumundayım (s. 135).
Eğer intihara eğilimli kişilerin risk faktörlerini okuduysanız ve bu faktörlerin danışanınızda olmadığını fark ettiyseniz intihar riskini yine de görmezden gelmeyin. İntihar değerlendirmesi yaptığınız danışanınız bu duruma ne kadar uzak görünse de intihar olasılıklarına karşı hazır olun.
İşte intiharın bazı yordayıcıları:
Depresyon
Depresyon ve intihar davranışı arasında güçlü bir ilişki vardır (Coryell, 2006; Ellis, 2006b). İntihara girişiminde bulunanların çoğunluğunun depresif belirtiler gösterdiği uzmanlar tarafından görülmüştür (Westefeld ve Furr, 1987).
Cinsiyet, yaş, ırk, din ve mevsimsel değişimler
İntihar oranları demografik bilgilere göre çeşitlilik göstermektedir.
Sosyal izolasyon ve kişiler arası faktörler
Yakındaki diğer insanlar ile birlikte olmak, böyle bir gruba ait olmak veya onların iyiliği için çaba sarf etmek o kadar önemlidir ki bu intiyacın engellenmesi (yani birlikte olmak ve algılanan sıkıntı) intihar isteğiyle yakından ilişkili bir faktördür (Van Orden ve ark., 2008, s. 72).
Fiziksel sağlık
Araştırmacılar için sık majör cerrahi müdahale, kronik acıyla ilişkili depresyon ve değişmiş vücut fonksiyonları, ölüm ve acı çekme korkusu, aciz kalma, felç, eklem iltihabı ve sosyal destek kaybı intihar için risk taşımaktadır.
Kişisel Kaynaklar
Yalnız yaşamak, genellikle intihar riski taşımaktadır.
Madde kötüye kullanım
Alkol ve diğer maddelere bağımlılık depresyon, sosyal izolasyon ve diğer intihar risk faktörlerini de beraberinde getirebilir.
Ruhsal bozukluklar ve psikiyatrik tedavi
Pek çok intihar görece az sayıda ruhsal bozuklukla ya da durumla ilişkilidir.
Seçici seratonin geri alım inhibitörleri (SSRI)
Cinsel yönelim
Bazı araştırmalar gay ve lezbiyenlerin heteroseksüel kişilere göre daha fazla intihara eğilimli olduğunu söyler (Gibson, 1994; Muehrer, 1995).
Travma ve istismar geçmişi
Önceki girişimler
Önceki intihar girişimli gruplar en riskli gruplardır. Daha ciddi girişimler daha sonraki tamamlanmış intiharlar için önemli bir yordayıcısıdır.
Uyarı işaretleri
- İntihardan söz etmek
- İntihar düşünceleri
- İntihar planı
- Sahip olduğu eşyaları başkalarına verme, mallarını satma vs. hazırlık işaretleri
- Davranışlarda dikkat çekici değişimler
- Hayatın anlamsızlaştığına veya yaşama amacını kaybettiğine dair sözel ifadeler kullanma
- İlişkilerde bozulma veya ayrılık
- Kaçacak yer kalmayacakmış kıstırılmış hissetme bulunmaktadırlar.
Hayatınızın bir noktasında uzman bir psikolog olursanız danışanınızda bu gibi riskler görürseniz onun iyiliği için asla bunları gizli tutmayınız. Açıkçası başkasının ölümcül düşüncelerinin sorumluluğunu taşıyor olmamız hem korkutucu hem de stresli bir durum olur. Hiçbir gizli bilgi danışanınızın ya da çevrenizdeki insanların hayatta kalmasından daha mühim değildir.
Kaynak
Coryell, W. H. (2006). Clinical assessment of suicide risk in depressive disorder. CNS Spectrums, 11(6), 455-461.
Ellis, T. E. (2006b). Epilogue: What have we learned about cognition and suicide and what more do we need to know? T. E. Ellis (Ed.), Cogbiyion and suicide: Theory, research, and therapy içinde. Washington, DC: Ameracan Psychological Association.
Gibson, P. (1994). Gay male and lesbian youth suicide. M. R. Feinleib, (Ed.), Report of the secretary’s task force on youth suicide. Sayı: 3 Preventions and interventions in youth suicide içinde (110-142). Rockville, MD: U.S. Department of Health and Human Services.
Kleespies, P. M. ve Dettmer, E. L. (2000). The sterss of patient emergencies fort he clinician: Incidence, impact and means of coping. Journal of clinical Psychology, 56(10), 1356-1369
Litman, R. E. (1995). Suicide prevention in a treatment setting. Suicide and Life-Threatening Behavior: Özel sayı: Suicide Prevention: Toward the Year 2000, 25(1), 134-142.
Muehrer, P. (1995). Suicide and sexual orientation: A critical summary of recent research and directions for future research. Suicide and Life-Threatening Behavior, 25(Ek), 72-81.
Sommers-Flanagan, J., ve Sommers-Flanagan, R. (2024). Klinik görüşme: Psikolojik değerlendirme esasları. Minotor Kitap, 2. 413–470.
Van Orden, K. A., Witte, T. K., Gordon, K. H., Bender, T. W. Ve Joiner, T. E., Jr. (2008). Suicidal desire and the capability for suicide: Tests of the interpersonal-psychological theory of suicidal behavior among adults. Jounranl of Consulting and Clinical Psychology, 76(1), 72-83.
Westefeld, J. S. ve Furr, S. R. (1987). Suicide and depression among college students. Professional Psychology, 18(2), 119-123.
Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?