Kendini Kabul Etmenin Gücü: Öz Sevgi

Kendini Kabul Etmenin Gücü: Öz Sevgi

Editör: Mertcan Yılmaz

Kendinizi gerçekten kabul ettiğinizde hayatınızın değişebileceğini hiç düşündünüz mü? İçsel dünyanızın daha dingin hale gelmesi nasıl etkilerdi hayatınızı? İşte bu sorular kendini keşfetme ve kendini gerçekleştirme yolunun ilk adımları olabilir. Peki ya nedir kendini kabul ve nasıl gerçekleşir?

Kabul, yargılamadan ve değiştirmeye çalışmadan bir durumu tanımadır. Bunun için kişide kendine yönelik farkındalık duygusunun yerleşmesi gerekir. Kendini izlemek, kendini hissetmek ve kendini fark etmek… Nasıl bir bilinç düzeyindeyiz? Bir olay sonrasında kendimizi ne hissederken ve ne düşünürken buluyoruz? Kısacası kendimizi tanıyor ve keşfediyoruz. Artan farkındalık ve kendini tanıma düzeyi ile kendini kabul düzeyi de artacaktır. Bu durum Gestalt öğretisinde de ele alınır. Gestalt ekolü, “şu an ve burada” mantığına dayanır ve kişinin içsel çatışmalarını çözmesi için kendini kabule değinir çünkü durumu, olayları ve kendini kabul etmek; mücadele ve motivasyon için ilk adımdır. 

Carl Rogers’ın katkılarıyla psikoloji dünyasına giren empati ve koşulsuz kabul gibi kavramlar da kişinin kendini olumlaması ve şefkat göstermesinin gerekliliğini gösterir (Gürcan, 2015). Tıpkı Freud’a atfedilen “kendinize karşı tamamen dürüst olmak iyi bir egzersizdir” sözü gibi (Avery, n.d.) Rogers da kendini kabulün temel bileşenlerinden ilkinin kendine karşı dürüst olmak ve içsel deneyimlerini kabul etmek olduğunu ileri sürer. Empati ile harmanlanan bu yeni kendine bakış, kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine olanak tanır (Gürcan, 2015). 

Şimdi biraz da üstünde bu kadar çok durulan kendini kabulün etkilerini inceleyelim. Kendini kabul, kişide özgüven duygusunun gelişmesini sağlar. Peki, bunu nasıl yapar? Kişi, içsel çatışmalarını kabullendikçe içsel huzuru artar. Potansiyelini keşfeder, kendine yönelik inancı ve kararlılığı pekişir. Tüm bunlar kendine kabulle birlikte pekişen ve özgüveni artıran durumlardır. Ek olarak belki de en önemlisi mükemmeliyet algısından kurtulmaya yardımcı olmasıdır. Kişinin kendine sınırlarından çıkamayacağı idealize edilmiş bir kimliktense kendini olduğu gibi kabul edip kişiliğini geliştirmesine olanak tanır. 

Peki ya kabul ettiğimiz kendimizle nasıl daha etkili bir iletişim kurarız? Kişinin kendisine yönelik olumlu ifadeler kullanmasıyla gerçekleşen bir tür iç konuşma olan olumlu öz konuşma, verilebilecek güzel bir örnektir. “Kendime güveniyorum” veya “değerliyim” gibi olumlu ifadeler; olumsuz düşünceleri ve kendimize yönelik eleştirilerimizi azaltarak öz saygımızı ve kendimize güveni artırabilir. Olumlu ifadeler kullanma veya olumsuz ifadeleri olumlularla değiştirerek yeniden çerçeveleme yoluyla kısa sürede alışkanlık edinebileceğimiz bu kendine yardım tekniği, kabul konusunda çok işe yarayacaktır. 

Belki de kendini kabulün en zor kısmı olan geçmişi bağışlamak konusuna değinelim. Geçmişte takılıp kalmak ve dönüp dönüp aynı olayları zihnimizde şekillendirmenin kimliğimizdeki belli ihtiyaçların eksikliğine işaret ettiği aşikâr. Artık müdahalemizin olamayacağı bu olaylara olan duygularımız bazen sonsuza kadar sürecekmiş hissi verebilir. Peki, tam tersini denesek? Geçmişte olanları kabul etsek ve şimdi ne yapabileceğimizi düşünsek? Kabulün ilk şartlarından biri yargılamamakken aslında kendimizi ve geçmişi ne kadar çok yargıladığımızı nasıl oluyor da fark edemiyoruz? Şimdiden rahatladık bile belki de? Hatalarımız, bizi biz yapan ve kimlik inşasında önemli etkisi olan tecrübelerimizken onları yük gibi görmek nasıl geliyor kulağa? Haydi! şimdi de geçmişimizi kabul edelim, şimdiye etkilerine odaklanalım ve deneyimlerimiz için kendimize şefkat duyarken tüm bunlar için ne kadar güçlü olduğumuzu fark edelim. 

Tüm bunlardan sonra biraz değişime ihtiyacımız olduğunu fark edebiliriz. Değişim için hazır ve değişime açık mıyız? Belki şimdi yeni kararlar almanın ve öz sevgiyi hissetmenin tam zamanıdır. 

KAYNAKÇA

Avery, C. (n.d.). Unveiling Freudism: A Journey Through the Life and Works of Sigmund Freud, Achology. 26 Ocak, 2025, https://achology.com/psychology/sigmund-freud-a-journey-through-his-life/ 

Gürcan, D. (2015). Benlik Farklılıklarına Rogers’ın Danışan Odaklı Terapisi ile Yaklaşım: Vaka Çalışması. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 2(1), 13-26

BeyzanurYavuz

nurbeyzayvz@gmail.com
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

TEMA AYARLARI