Tahtın Varisi

Tahtın Varisi

Tahtın Varisi

 

Ben bir prensim.

Her şeye sahibim. Bütün hepsine...

Ben sarayda yaşayan ve

Bütün güzellikleri elinin altında barından bir prensim.

"Bütün güzellikleri"

 

Ben tahtın varisiyim, lafım ikilenemez. Istediğim her şey olur er ya da geç. Bundandır nankörlüğüm.

Ben bir prensim, koca bir serveti olan.

Ben bir servetim, içinde tebessümler barındıran.

Ben sevgiyle büyütülmüş bir prensim. Sevgiler arasında kurutulmuş bir gülüm. 

Günümü gül etmeye geldim Bana sevginin kökenlerinin nasıl derinden kesileceğini öğret.

Benim için ölümü göze alan nice canlar gördüm. Nice kum taneleri...

Benim için canlarini bile verirler. Bütün güzelliklerini verirler, turuncu günler sarı güneşlere varıncaya dek.

"Bütün güzelliklerini"

 

Ben tahtın varisiyim. Annem ve babam beni en güzel saraylarda büyüttü. Eğitimlerin en güzellerini aldım.

Bana güller ve yaseminler verdiler.Yitirilmiş saadetlerin bahçesinden renk renk çiçekler... Hürmüz ve ermehan...

Gül bahçeleri, beni orda büyüttüler.Işte orası, nankörleşmeyi öğrendiğim yer.

Orası, yanmayı öğrendiğim yer.

Bütünlüğünü yitirişinden ölürmüş bir mum

 Bana yanmamayi öğret, kanatlarından ayrılana dek.

 

 

Ben güllerin kokusuna burnu alıştığı için artık kokularını duyamayan bir prensim. Bundandır nankörlüğüm.

Bundandır doyumsuzluğum. 

Ve işte yine buradayız, yanlış tünelde. Burda olmamam gerektiğini biliyorum.

Dünya artık gizemli bir yer değil.

 

Her şeye sahibim. Güzel olan her şeye.

Ben bir prensim, bütün güzelliklere sahip olan. 

Gül bahçesine davet ettiğim narin menekşem, görünmeni bekledim ama görünmedin. Ben de beklemeye devam ettim. 

Bana sahip olmayı öğret. Bana sahip ol.

Onları tek tek kaybetmeyi bekleyeceğim, nice kum taneleri gibi.

Onları tek tek kaybediyorum, kokularını tekrar alıncaya dek. Arzular intiharına varıncaya dek.

 

Ne arzular intiharına vardı ne de sarı güneşler turuncu günlere...

Ne sen bana vardın, ne ay güneşe... Geceler gündüzlere varana dek

Bana hiç sahip olamadın ama ben uzunca bir süre verdiğin gülleri taşıdım.

 

Ben bir prensim, tahtın varisi, koca bir servet.

Kendimi kaybettiğimde, her şeyimi kaybedeceğim.

Tebessümleri, bana vad edilen gül bahçelerini, her şeyi...

Bana vaadedilmiş bütün güzellikleri...

"Bütün güzellikleri"

 

Ben bir prensim, her şeye sahibim.

Hiç bir şeye sahip olmayacağım, bütün güzellikleri kaybedene dek.

Ben bir esirim, bütün bu güzellikler arasında kalmış bir esir. Onlar benim parmaklıklarım. Bana özgür olmayı öğret. 

Sanırım bir daha hiç bir çiçeğin kokusunu alamayacağım.

Onların dikenidir hala hissedebilmemi sağlayan.

Güllerin arasında büyüdüm, koku alamıyorum. Bundandır nankörlüğüm.

Doyumsuzluğum bundandır.

Bundandır acizliğim, hiç bir şeyimin olmaması bundandır.

Onları kaybetmemiş olmamdandır.

Onları kaybedeceğim, bana kaybetmemeyi öğret.

ve özleyeceğim onları. Bütün bu güzellikleri...

Bana özlememeyi öğret

"Bütün bu güzellikleri"

 

Bana kaybetmemeyi öğretmedin, bunun için seni suçlamayamam. Ama bana verdiğin gülleri geri alamazsın. 

Ve belki mutluluktan bahseden bir ağız kulağa "polyanaca" gelebilir.

Ama söyle bana,

Bunu sevdiğini söyle, acınası olmadığını söyle.

Bana bu tünelin yanlış olmadığını söyle. Bana çaresiz olmadığımızı öğret, kendine bir yer bulana dek.

 

Büyüdüğüm çiçek bahçelerinin arasındayım.

Onları çok özlüyorum, Şu an bile. Özgür değilim, bundandır nankörlüğüm.

 

 

Ben tahtın varisiyim, bütün servetimle kumar oynadım.

Ben durmak bilmez bir kumarbazım, bundandır nankörlüğüm.

Doyumsuzluğum bundandır.

Bütün güzellikler kayar gider elimden kum taneleri gibi, ölüm yapraklanana dek.

ve bir damla güneş görünce, sana da gülümseyeceğim yarın.

Onları özleyeceğim. Bana özlememeyi öğret.

 

Ben bir kumarbazım. Kumarbaz bir prens(tim).

Her şeyimi kaybettim. Üç dönümlük bir arazi kiraladım. Babam öldü ve şimdi yaseminlere ve güllere benim bakmam gerekiyor.

Onlar hastalandığında doktor bulmak için şehre indim. Bana hala "Efendim"diyenler vardı. Her biri bir kum tanesi... Bundandır nankörlüğüm.

Birden bire kendimi bir mücadelenin içinde buldum, kum fırtınalarınca. Bir savaşın içinde. 

Bütün çirkinlikler elimin altındaydı şimdi.

Bir dağ bulur, uzun uzun bakarım.

Şimdi bir sis duydum, gömüldüm iyice içine, ateşin çıtırtısını işitene dek.

Yeni bir koku duydum, çığlıkların kokusunu.

Senin soluğundur duyduğum ses, arzuların görüntüsü...Bana arzuların intiharın öğret.

 

Şimdi bakarken daldığım kuru otlardan 

Yarın yeni bir yeşillik büyüyecek.

"Bizim için yaşa" annem. 

Bana (bize) yaşamayı öğret.

 

Ben bir...

... neyim? Bitmeyen bir dava (mı?)...

Eve döndüm. Yaseminlerim hala orda. Bana hiç kızmamışlar. 

Bir söğüt ağacı gölgesi, güzel kokular veren... Tahtın yeni varisleri de orada.

Ve biliyorum ki, çiçek bahçeleri veremeyeceğim onlara.

Bütün güzelliklerini ellerinden aldım.

"Bütün güzelliklerini"

Beni çirkinliklerimden ayırdılar, kendilerinden bir parça; salkım bir bakış verdiler dar ağacına vardığımda. Bundandır nankörlüğüm.

 

Ve günler saydamdı. Saydam kırmızı.

"Gök yüzünün rengine bak, gözlerim o renge büründü." dediğinde pencereden gelen ışığa baktım. Bu akşam olduğu anlamına geliyordu.

"Nasıl yani, ağladın mi?"

"Içim ağlıyor." dedi. Demekki akşam vakti...

Demek ki teselli edilemez durumdayız, ışık bedenlerimizi ele geçirinceye dek.

Bana teselli edilmeyi öğret.

 

Ateş kızılı ama bir o kadar da saydam gök yüzüne baktırdığın için teşekkürler.

Ona "mavi gök yüzü" dediğin için teşekkürler.

 

Her şeye sahibim. Bütün hepsine. Gök yüzüne bile.

Ben bir servetim, daha da büyüdüm. Artık yalanlar ve bir mektup da taşıyorum içimde. Bana gönderilmemiş bir mektup, babamdan.

Ben göz bebeğiyim, arzuların intiharıyım, turuncu bir günüm.

'An'ım

Nice kum taneleri akıp giderken, parçalanıp aralarına kapılan anlarımı özlüyorum.

Ben bir prensim (hala). Özlem dolu bir prens. Elinde kendine yazılmamış bir mektup tutan, onu okuyacak olan bir prens... Tahtın varisi...(mi?)

 

"Seni özledim.

Bana özlememeyi öğret.

Sevginin kökenlerinin nasıl derinden kesileceğini öğret.

Göz yaşlarının nasıl göz bebeğinde öldüğünü öğret.

Ve arzuların intiharın öğret."

 

Notun devamındaysa şöyle yazıyordu:

 

"3000 yıl önce Hürmüz ve ermehan. Bugün de aynen devam. Yani bitmedi o dava; bitmeyecek, yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek."

 

Ben bir prensim.

Her şeye sahibim, bütün hepsine... Bütün güzelliklere!

Ben bitmeyen bir davayım; bitmeyecek olan...

Ve arzuların intiharıyım, bundandır nankörlüğüm.

Göz yaşlarının nasıl göz bebeğinde öldüğünü öğrendim.

Sen de bana yaşamayı öğret.

 

Ben bir prensim, bana prensliği öğret.

Bütün hepsine sahibim.

Bütün çirkinliklere ve bütün güzelliklere. Bundandır nankörlüğüm. Doyumsuzluğum bundandır.

ve yer yüzü yeniden aşkın yüzü oluncaya dek,

seni özleyeceğim.

 

Seni özledim.

Bana özlememeyi öğret.

Bana yeniden yaşamayı öğret.

 

(Metinde bahsi geçen babanın notu bölümündeki yazı, yazarın babasından alınmış bir alıntıdır.)

 

 

 

 

Helin

helinsilaalkan@gmail.com
Gazi Üniversitesi


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

Bunları da beğenebilirsin.

TEMA AYARLARI