Editör: Nilsu Aydın
"İki seçeneğim vardı: Ya öldürülmeyi bekleyecektim ya da konuşacak ve öldürülecektim. Ben konuşmayı seçtim."
2014 yılında Nobel Barış Ödülü'nü bu cümlelerle aldı Malala Yusufzay. Kız çocuklarının eğitim haklarını savunan bir blog yazmaya başladığında 11, Taliban tarafından başından vurulduğunda 15, Nobel Barış Ödülü'nü aldığında ise henüz 17 yaşındaydı. Bazıları ona "Taliban tarafından öldürülmeye çalışılan kız" dediler bazıları "eğitim aktivisti" hatta "dünyanın en cesur insanı" deme cesareti gösterenler bile oldu ama kendi deyimiyle o "eğitim hakkı elinden alınmış 66 milyon kız çocuğuydu"
Onun hikayesi 12 Temmuz 1997'de kendisi gibi bir eğitim aktivisti ve öğretmen olan Ziauddin Yusufzay'ın ilk çocuğu olarak dünyaya gelmesi ile başladı. Kızına yerel bir kahramanın ismini vermekle kalmayan Ziauddin, çekeceği tepkilere aldırmadan onun ismini, normalde yalnızca ailedeki erkeklerin isminin yazıldığı soy ağacına da ekledi. Malala dik durmayı da hakları için direnmeyi de her sabah onu "ruhum" diye seslenerek uyandıran babasından öğrendi.
11 yaşına geldiğinde Gul Makai takma adıyla kız çocuklarının eğitim hakkını savunan bir blog yazmaya başlayan Malala'nın basının ilgisini çekmesi de uzun sürmedi. Gazetecilerin onunla röportaj yapmak istemeleri, özellikle de New York Times'ın yaptığı belgesel kimliğinin açığa çıkmasına sebep oldu. Bu babası Ziauddin’in okulunda kız ve erkek çocuklarını birlikte okutması ve Taliban karşıtı söylemleri sebebiyle tehditler almaya başlamasıyla da aynı dönemdi. Malala’nın yazdığı yazılar ve verdiği röportajlar ise tehditleri daha da alevlendirerek ailenin gerçekten endişelenmeye başlamasına sebep oldu.
Malala’nın bu dönemi anlatırken kullandığı bu sözler beni ilk okuduğumdan beri çok etkiler: “Bana zarar vereceklerine pek inanmıyordum çünkü Taliban'ın o zamana kadar bir çocuğu direkt hedef aldığını görmemiştim ama babama zarar verecekler diye çok korkuyordum. Normalde okula yürüyerek giderdim ama yolda bana zarar verebilirler diye otobüsle gitmeye başlamıştım. Otobüsten inip eve kadar yürüdüğüm kısa bir yol vardı. Son zamanlarda hep o yolda bir terörist ile karşılaşsam ne olur acaba diye düşünmeye başlamıştım. Önce ayakkabımı çıkartır ben de ona saldırırdım, diye düşündüm. Sonra vazgeçtim çünkü o zaman ondan hiçbir farkım kalmazdı. Onunla konuşmaya çalışmaya karar verdim. Bak beni öldüreceksen yine öldür ama önce dinle, bizim tek istediğimiz eğitim, diyecektim.” Ancak saldırı beklediği gibi yolda değil, okul otobüsünde ve "Bak tek istediğimiz eğitim." demeye fırsat olmadan geçekleşti. 9 Ekim 2012'de okuldan eve dönerken okul otobüsünde Taliban askerleri tarafından başından vurulan Malala, gözlerini çok sevdiği Svat vadisinden çok uzakta, İngiltere’de bir hastanede açtı. Saatler süren ameliyat ve aylar süren iyileşme sürecinin ardından Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada ‘’Burada kimseden intikam almak için konuşmuyorum. Sadece tüm çocuklar eğitim alabilsin istiyorum.’’ sözleriyle seslendi dünyaya.
Tedavisinin ardından yaşamını İngitere’de sürdürmeye devam eden Malala, kız çocukları başta olmak üzere tüm çocukların eşit eğitim hakkını savunan kampanyasını da buradan yürütmeye devam etti. 17 yaşına geldiğinde Nobel Barış Ödülü’nü alarak bu ödülü alan en genç kişi oldu. Kampanyasına hala devam eden Malala’nın ilk günden beri verdiği bir mesaj var: “Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir. “
Eğitim gerçekten dünyayı değiştirmeye yeter mi, bilmiyorum. Ama kanadı kesilmek yerine nasıl uçulacağı öğretilmiş kız çocuklarının dünyayı değiştirebileceğine inanıyorum.
Malala 2014 yılındaki konuşmasında kendisinden bahsederken “Eğitim hakkı elinden alınmış 66 milyon kızın sesi “demişti. Peki bugün durum farklı mı? UNESCO’nun 10 Kasım 2023’te kendi resmî sitesinde yayınladığı habere göre 2015’ten bu yana 50 milyon kız çocuğu daha okula kaydolmuş. Aynı zamanda ilk okuldan liseye her eğitim seviyesinde 5 milyon kız çocuğu daha eğitim görmeye başlamış. Ancak yine aynı habere göre 2030 yılına kadar dünya genelinde 122 milyon kız çocuğunun hâlâ okuldan uzak olması beklendiği düşünülürse bu çabanın iki katına çıkartılması gerekiyormuş.
Anlayacağınız kız çocuklarının kanatlarının kesilmediği bir dünya için daha kat edecek çok yolumuz var. Yol uzun ve taşlı ancak dünya olarak az da yol kat etmedik. Bütün kız çocuklarının özgürce kanat çırptığını görebilmek dileğiyle...
Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?