Zaman

Zaman

Editör: Sude Genç

Yazar: Nilsu Aydın

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde çiçeklerle dolu bir yerde, etrafının tam tersine çok korkunç, kocaman bir köşk vardı. Bu köşkün etrafı büyük çitlerle kaplı, kapıları uzun zincirlerle çevriliydi. Önünden bir kere geçen bir daha geçmez yalnızca arada bir içeri giren kişiler olurdu. Herkes o köşkten korkar ama aynı zamanda içerdeki sırrı da merak ederdi. Bu köşkün bulunduğu yerden çok uzakta bir köy vardı. Köyde ise herkes tarafından bilinen ve sevilen güzeller güzeli, zeki ve alımlı bir kız yaşardı. Kızı gören bir daha görmek ister, yüzüne bakan kendini ona bakmaktan alıkoyamazdı. Babasıyla yalnız yaşayan bu kız çok dışarı çıkmaz, çıktığında da hep asık suratlı olurdu. Asık suratlı olması bile insanların onu beğenmesini engellemezdi. Herkes neden üzgün olduğunu merak eder, sormak ister ama çekinirdi. Günlerden bir gün bu kız yine dışarıda yürürken herkesin korktuğu köşkün önüne geldiğini fark etti. Köşkün önünde olduğunu fark edince korkup aniden geri dönmeye yeltendi. Ancak içeriden gelen sesler meraklanmasına sebep oldu. Merakına yenik düşen kız çitlere yaklaşıp içeriyi dinlemeye başladı. İki farklı ses geliyordu. Biri kalın korkutucu bir ses, diğeri ise yumuşak ve sakin bir sesti. Kız biraz daha yaklaştı, biraz daha ve biraz daha… Artık her şeyi daha net duyuyordu. İçeriden gelen üçüncü bir ses vardı. Üç kişi bir konu hakkında hararetli bir konuşma içindeydiler. Kalın ses yüksek ve ürkütücü bir şekilde “Onun istediği gibi olacak. Görsün bakalım istediği gibi olunca neler oluyormuş?” diye kükredi. Yumuşak ses ise “Bu onun için kötü biliyorsun. Bunu yapmamalıyız. O anlamıyor ama biz olacakları biliyoruz ve bunu yapmamalıyız.” dedi. Kız gittikçe meraklanıyor, meraklandıkça çitlere daha da yaklaşmak için yollar deniyordu. Bir şeyler görüp göremeyeceğini merak etti ve evi sarıp sarmalayan büyük çitlere doğru yaklaştı. Çitlerin arasında kalan ince bir boşluğu fark etti ve oradan içeri doğru baktı. İçeri baktığında gördüklerine inanamadı. Alabildiğine iri simsiyah bir ruh vardı. Karşısında ise bir o kadar büyük ve bembeyaz bir ruh. Birbirinin zıttı bu iki ruhun karşısında ise aciz, zayıf ve ağlamaklı bir adam vardı. Adam “Lütfen en azından bir düşünün, çocuğumu geri istiyorum ne olursa olsun buna razıyım.” dedi. Beyaz ve yumuşak sesli ruh adama baktı ve “Peki düşüneceğiz ancak umutlanmayın lütfen.” dedi. Adam ağlayarak çıkıp gitti. Kız olanlara inanamayarak dinlemeye devam etti. İki ruh konuşmaya devam ediyordu. Beyaz ruh “Bunu yaparsak olacakları biliyorsun, yine de emin misin?” diye sordu. Siyah ruh ise “Evet, biliyorum. Zamanı geri alacağız ve çocuk geri gelecek. Adamın da istediği bu ve gerisi bizi ilgilendirmiyor, sen de gerisine karışma” dedi. Bunu duyan kız kulaklarına inanamadı. Bu iki büyülü ve büyük ruhu gördüğü yetmiyormuş gibi bir de zamanı geri alabileceklerini öğrenmişti. Kız duydukları ve gördükleri karşısında korkup tir tir titremeye başladı ve koşarak köşkün etrafından kaçtı. Eve girdiğinde beti benzi atmış, terden sırılsıklam olmuştu ve titremeye devam ediyordu. Bu olanların sebebi yalnızca korku ve şaşkınlık değil, aklından geçenler ve duymaya başladığı umuttu. Kız yıllar önce köyden gitmek istiyordu ve eline gitmek için bir fırsat geçmişti. Anca babası çalışmak için gittiği yerden hasta olarak dönünce kız, köyde kalmak zorunda bırakılmıştı. Fırsat ellerinden kayıp gitmişti ve kız yıllardır bu sebeple yüzü asık geziyordu. Tüm insanların merak ettiği sır buydu. Eğer o ruhlardan kendisi için zamanı geri almalarını isterse babasının hastalanmasını engelleyebilir ve köyden gitme fırsatını tekrar yakalayabilirdi. Bunları düşündükçe umutlanıyor daha sonra o köşke geri dönmek için korkuyordu. Tüm gece bunu düşünen kız kararını vermişti. Ne olursa olsun bunu denemenin şu anki hayatından çok daha iyi olacağını düşünüyordu. Tüm cesaretini topladı, az gitti uz gitti dere tepe düz gitti ve köşke ulaştı. Kapıyı çalana kadar birçok kez vazgeçmeyi düşündü ancak sonunda kapıyı çalabildi. Kapıyı kızın korkusunun aksine beyaz ruh açtı ve kızı içeri aldı. Beyaz ruh kıza neden geldiğini sordu. Bu sırada içerden çıkan siyah ruh yanlarına geldi. Kızın korkusu gittikçe artmaya başlamıştı ama kendini toparladı ve konuşmaya başladı, “Ben buraya geldiğimde bazı şeyler duydum. Zamanı geri alabildiğinizi biliyorum. Benim için de zamanı geri alıp köyden gitmeme yardım eder misiniz?” diye sordu. Beyaz ruh kızın dediklerini duydukça yüzü düştü. Siyah ruh ise “Olacakları kabul ediyor musun, beklemediğin şeyler olabilir.” dedi. Kız ise hiç tereddüt etmeden “Evet kabul ediyorum yeter ki geçmişe dönebileyim.” dedi. Beyaz ruh siyah ruha dönerek “Lütfen bu sefer önceden olabilecekleri gösterelim. Herkese kötülükle yaklaşıyor, acımasızca zamanlarını geri alıyorsun. Herkesin hayatını mahvediyorsun.” dedi. Kız duydukları karşısında şaşkınlığını gizleyemeyerek siyah ruha döndü. Siyah ruh da kıza dönerek “Çünkü bazen içinde bulunduğun durum senin istediğinden çok daha iyidir. Ama insanlar bunu anlamıyorlar. Benim amacım insanlara ders vermek.” dedi. Beyaz ruh bu sözler karşısında “Herkese olacakları göstersek kimse bunu istemez zaten.” dedi. Siyah ruh ise “Olacakları göstermek bizim için zamanı geri almaktan daha zor. Çok enerji kaybediyor ve zayıf düşüyoruz, bunu biliyorsun.” dedi. Beyaz ruh “Biliyorum ancak şu an yeterince güçlüyüz ve bunu yapabiliriz.” dedi. Bunun üzerine siyah ruh “Peki bu sefer senin istediğin gibi olsun.” dedi. Beyaz ruh kıza dönerek “Gözlerini kapat, şimdi sana dokunacağız ve zamanı geri alırsak olacakları göstereceğiz. Göreceklerinden sonra yine istersen zamanını geri alır köyden gitmeni sağlarız.” dedi. Kız hem korktu hem de meraklandı ve kabul etti. Gözlerini kapattı, ruhlar kıza yaklaştı ve dokundular. Dokunduklarında kız inanılmaz bir ışık hüzmesini gözlerinde hissetti ve yavaş yavaş görüntüler belirmeye başladı. Babası çalışmak için köyün yakınındaki yere gitme kararı almıştı. Ancak kız bunu istemediğini ve yakında köyden gideceği için birlikte zaman geçirmek istediğini söylemişti. Babası da bunu kabul etmişti ve kızla kalan zamanlarını geçirdikten sonra kızın gitme zamanı gelmişti. Kız köyden ayrılmak için yola koyuldu. Köyden gidecek diğer insanlarla birlikte gelen arabaya atladı ve yola çıktı. İstediği gibi köyden gitmişti. Ama gittikten sonra başından felaketler eksik olmadı. Kalacak yer, yiyecek yemek bulamadı ve en önemlisi babasını çok özlüyordu. En çok istediği şeye kavuşmuş ama hiç mutlu olamamıştı. Kız bütün bunları ağlayarak gördü ve ruhlar kıza dokunmayı bırakınca gerçekliğe geri döndü. Siyah ruh kıza dönerek “İşte şimdi anlıyor musun? Bu yüzden istediğin her şey senin için iyi olmayabilir. Eğer zamanı geri alırsak şu ankinden daha mutsuz olacaksın.” dedi. Bunun üzerine kız yapmak üzere olduğu şey karşısında ürktü ve bunu istediği için kendisini suçladı. Hemen köşkten çıktı ve evine gitti. Eve vardığında ise garip bir şekilde mutluydu. Çünkü bir evi, yiyecek yemeği ve babası vardı. İstediği şey olmamıştı ama istediği şeyin kendisi için daha mutsuz bir şeyle sonuçlanacağını bilmiyordu ve bilemezdi. Hayatının en büyük dersini büyülü bir ruhtan almıştı. Bazen neden olduğunu bilmediğimiz ve bizim için kötü olduğunu düşündüğümüz şeyler aslında bizim için en iyi şeydir ve biz bunu bizim için kötü olduğunu düşündüğümüz için fark edemeyiz. Bütün bunların yanında en önemli ve en güzel an içinde bulunduğumuz andır.

KonukYazarlar

terapidelisiyk@gmail.com
Konuk Yazarlarımız


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

Bunları da beğenebilirsin.

TEMA AYARLARI