İbni Sina şöyle diyor: "Çocuk eğitiminde söz olmaz. Beden dili lisan-ı hâldir". Galiba bu sözünde ailelere şunu söylemek istiyor: çocuğunuzu eğitmek ve onlara yararlı alışkanlıklar kazandırmak istiyorsanız, bunu eylemleriniz ile çocuklarınıza aktarabilirsiniz. ‘Eylemleri yapmak yerine dile getirmek sesinizin yankı yapıp size ulaşmasından başka bir işe yaramaz’. Bu tamamen benim yorumum ve düşündükçe başka yorumlar söylemek tabii ki mümkün. Üzerinde durmak istediğim konu; belli bir yaşa kadar davranışlarımızın, sözlerimizin, ahlakımızın, sorumluluklarımızın şekillenmesinde anne ve babalarımızın büyük etkisi olduğu meselesidir. Bizlere kazandırmaları gereken; yatak toplama alışkanlığının, kişisel temizliğin, ev işlerinde yardımlaşmanın önemi, yemek yerken dikkat edilmesi gereken kurallar gibi basit sorumluluklardır aslında. Bunlar hepimizin bildiği, hayatında uyguladığı kompleks ve aslında alışkanlık kazanıldıktan sonra çok da zor olmayan davranışlardır.
İlk olarak aile, sonra öğretmenlerimiz tarafından ve daha sonra kişinin kendi iradesine bırakılan okuma alışkanlığı diğer alışkanlıklar kadar kolay mı kazandırılır? Okumak süreklilik gerektiren ve önemini anlayana kadar öğretmenlerimiz ve ailemiz tarafından devamlı olarak hatırlatılması, ayrıca birlikte yapılması gereken bir eylemdir, fakat bulunduğumuz çağ bu durumu biraz zorlaştırıyor. Kitapların yerine kuvvetli bir şekilde geçmeyi başarabilecek veya başarmış sanal bir ortam var ve kuvveti gitgide artmakta. Bu kuvvete karşı koyabilecek, sınırını koruyabilecek ne kadar insan kaldı gerçekten? İlmin, bilimin, okumanın kıymetini bitmez tükenmez bir şekilde içinde taşıyan insanlar, bu kuvveti nasıl yenebiliyor? Belki de bunu yenmek için özel bir çaba sarfetmiyorlardır. İçlerinde yatan, anne, baba, öğretmen tarafından şiddetli ve doğru şekilde aşılanan okuma alışkanlığının gücü zaten kendi içinde kişiyi koruma altına alıyor ve onu bu davranıştan saptırmadan ilerlemesini sağlıyor olabilir. Böyle bilinçli ebeveynlere ve öğretmenlere minnettarız çünkü bu bilinçte olan zihinler gitgide azalmakta. Okumanın kıymetini bilip de sahte eğlenceler alanından uzak durmayı başarabilen aileler umarım hala bizimledirler çünkü bilimin, bilmenin, okumanın yolunda gitmelerini sağlamak için çocuklarınızın size ihtiyacı var. Şu çağda Algımız, düşüncemiz, zevklerimiz bize ait olmaktan çıktılar. Okumak, öğrenmek en başta olmak üzere daha birçok eylem kayboldu, gitti. Yaşadığımız bu koca gezegen "Sahte Dünya" ismini alsa haksızlık etmiş mi oluruz? Biz değiştik, sonucunda eylemlerimiz değişti, ama biz istediğimiz için değil, fark etmeden değiştik. Nasıl sinsi sinsi telefonlarımız, kitaplarımıza ‘hadi sen çekil artık’ demeye başladı. Üstelik Acı haber, bunu başarıyor ve artık bazı şeylerin farkına varmazsak vay halimize! Kaçımız şu anda eve gelir gelmez sanal olanı elimize almıyoruz, kaç evde her akşam yemekten sonra aile sohbetleri, abla- kardeş muhabbetleri devam ediyor? ‘Daha yeni yemek yedim, biraz gezineyim bakayım şu sosyal medyada’ demediğimiz kaç gün var? Kayboluyoruz, unutuyoruz kendimizi, kim olduğumuzu. Gerçi unutturdular desek daha doğru olur. Akarsuya kapılıp giden bir yaprak misali, algılarımız kapanmaya, kontrolümüz bizden çıkmaya başlıyor. Kontrol, beynimizdeki eğlence düşkünü maymunun elinde. Rotayı nereye isterse oraya çeviriyor. Ödev yapmak mı, bir saat daha reels izlemek mi, Makaleyi tamamlamak mı, beş sezonluk diziyi izlemeye devam etmek mi? Kısacası ertelemek mi, yoksa eğlenmek mi? Tabii ki ertelemek çünkü kolay olan, beyin yormayan bu. Ne acı, bu kararı artık biz kendi irademizle veremiyoruz. Bizim yerimize karar veren, ucu bucağı olmayan bir ortam var. Peki bu ortam mı, yoksa okumak mı? Cevabı maalesef biliyoruz ama okuma yolunda olanlar için onları bu yola iten sevgili anne, babalar ve öğretmenler, size farkındalığınız için çok teşekkür ederiz ama artık işler biraz daha zor sanki. Yeni nesil olarak isimlendirilen "sanal insanların" size ihtiyacı olacak. Onlar farkında olmayacak belki bu ihtiyaca, ama erken yaşlarda onların kanına girin lütfen. Artık öğrenme, okuma yolunda gitmek ve bu yolun önemini kavramak zihinlerin reddettiği bir durum. Atalarımızın dediği gibi ağaç yaşken eğiliyor. Bu sanal dünyada oyuncak haline getirilen zihinleri hızlı bir şekilde korumaya alın ve internetin kölesi olmaktan kurtarın.
Kitaplar size sesleniyorum; alın götürün bizi kendi derinliklerinize, bilginin sonsuzluğuna, İstanbul sokaklarına, Raskolnikov’u, Zeze’yi uzaktan izlemeye, Küçük Prens’in kalbine, matematikçilerin, fizikçilerin, filozofların hayatlarına şahit olmaya, bizi oturduğumuz yerden bilginin aydınlığına götürün çünkü aydınlık, karanlığı alt edecek ve zihnimizin bütün ışıklarını yakacak.
Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?