Beklemek

Beklemek

Cemal Süreya’ya 5.45 vapurunda uzaktan baktıran, Turgut Uyar’a sayısız pencerelerini bir bir kapattıran şey nedir,  hangi güçtür, tüm bunları neden yapma hissi duymuşlardır? 

Çok bekledikleri kişinin elbet bir gün geleceğine olan inançları sebep olmuştur tüm bunlara. Bu yüzden başlarlar beklemeye.

 “ B E K L E M E K” 

Aslında işin özü çokta karışık değil. Beklemek kök itibarıyla “bek”’ten geliyor. Bek ne peki? Sağ bek- sol bek terimlerinden gidebiliriz ama bu terimlerden giderek futbol ile ilgilenmeyen okurlarımızı sıkmak istemem. Öyle anlamlı duygulardan, hislerden gideceğiz ki... Futbol seven okurlarımız da etkilenecek. Haydi, başlayalım! 

Bek’ten gelir dedik evet, literatüre göre doğru ama aşka inanan yürekler için çok eksik bir açıklama. Ne yani? Aşka inanmayan yürekleri tatmin etmeyecek mi açıklamamız edecek yahuu.. Üç harfli bu sözcükten çok daha ötesi beklemek. Nasıl mı? Seven ama hislerine karşılık bulamayan birini düşünelim. Nasıldır o kişinin yaşamı? Öylesine zor bir yaşamdır ki. Gelmeyeceğini bildiği, o çok özlediği anda sarılamayacağı, beraber hayal kuramayacağı insanı soğuk bir aralık gecesinde bekler.. bekler işte. Alt tarafı ne kaybedebilirim diye avutur kendini. Her yüreğin harcı değildir bu. Hele hele olmadığı hâlde aşığına bağlı olmak ona karşı sadık kalmak.. bu durum işin -beklemek ne zaman iş oldu bilinmez- nirvanasıdır. Bu nirvanaya ulaşan bir insan o kadar çok şey kaybetmiştir ki.. Yaşadığı anın değerini bilememiştir mesela. Bugünün ona tanrının bir armağanı olduğunu unutmuştur. Kendisine tanrının bir hediyesi olan bugünü sonu meçhul olan işlerle geçirmiştir. Belki çok sevdiği şarkıyı dinlememiştir belki de izlemek istediği filmi izleyememiştir. Tek yoldaşı yüreğinde milyonlarca olan umut tanecikleridir. Bu umut taneciklerinin neredeyse hepsini bir dizi nöbete tutmuştur. Ve belirli bir zamandan sonra onları -biri hariç – kaybetmiştir. Öylesine acılar yaşamıştır ki. Uğruna kalbinde nöbetler tutturduğu umutlardan biri yalnızca biri kalmıştır. O kalan son umudunu da bilinmez vakitler sonucunda kendi isteğiyle oradan söküp atmak istemiştir ama atamamıştır. Son umudunu parçalamak istediği her an , her saniye; yaşanmış bir anı, yarım kalmış bir hayal buna engel olacak, gözlerini yaşla dolduracaktır. O son umut taneciği kalan yaşamında hemen her seferinde yanı başında olacak, ondan hiç ayrılmayacaktır. Bu sefer daha da çok sıkılacaktır yaşamdan. Zamanla düşünmeye başlayacak, hatasının nerede olduğunu anlamaya çalışacaktır. Böyle böyle dünya yaşanılması güç bir vaziyete gelecektir onun için. Büyük şair Shakespeare Soneler’de, Sone 58’de şöyle açıklar -ki efsanedir bana göre beklemeyi; “Beklemek , beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni..” Seven, sevdiği için bu dünyadan başlar cehennemi yaşamaya. Mahkum bırakır bedenini bu delibala. Hayatının her saniyesini zehir etmeyi göze alır. Peki ne kalır yanına?

Ne kalacak : tatlı küçük son umut tanesi.

Ahmet

eahmetengin17@gmail.com
Onsekiz Mart Üniversitesi


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

Bunları da beğenebilirsin.

TEMA AYARLARI