Empati ve Kitap Hazine
Bir zamanlar, Elif ve Ayşe adında yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki yakın arkadaş varmış. Elif ve Ayşe aynı sınıfta okurlarmış. Bir gün öğretmenleri, bir koşu yarışması düzenleyeceğini ve yarışmayı kazanan kişiye bir sepet dolusu kitap hediye edeceğini duyurmuş.
Kitap ödülünü duyan Elif ve Ayşe, sevinçten adeta havalara uçmuşlar. Çünkü ikisi de kitap okumayı çok seviyormuş ve bir sepet dolusu kitap onlar için hazine değerindeymiş. Hemen öğretmenlerinin yanına giderek:
“Öğretmenim, biz de yarışmaya katılmak istiyoruz,” demişler.
Öğretmen gülümseyerek:
“Tabii ki katılabilirsiniz, isimlerinizi not aldım,” diye cevaplamış.
Elif ve Ayşe, yarışma gününü sabırsızlıkla beklemişler. Nihayet beklenen gün gelip çatmış. Yarışma başladığında Elif, Ayşe ve diğer arkadaşları hızla koşmaya başlamışlar. Herkes kitap ödülünü kazanmak için elinden gelenin en iyisini yapıyormuş.
Koşarken Elif, Ayşe’nin kendisini geçtiğini fark etmiş. O anda kitapları kazanamayacağı düşüncesine kapılmış ve Ayşe’nin kazanmasını engellemek için ona çelme takmış. Ayşe yere düşmüş ve dizlerini incitmiş. Elif ise durmadan koşmaya devam etmiş ve yarışmayı kazanmış.
Yarışmayı izleyen öğretmen, bu kötü davranışı fark etmiş ve hemen Ayşe’nin yanına gitmiş.
“Kızım, iyi misin?” diye sormuş.
Ayşe hafifçe gülümseyerek:
“İyiyim öğretmenim, ama düştüğüm için dizlerim ağrıyor,” demiş.
Öğretmen, Ayşe’yi okulun revirine götürerek yarasını tedavi ettirmiş. Daha sonra Elif’in yanına giderek:
“Elif, Çınar Ağacı’nın yanına gel. Seninle bir şey konuşmak istiyorum,” demiş. Okulda genelde sorunlar bu ağacın altında çözülürmüş.
Ağacın yanına geldiklerinde öğretmen Elif’e dönerek:
“Arkadaşına çelme taktığını gördüm, Elif. Yarışmayı kazanmayı çok istediğini anlıyorum, ama Ayşe sana aynı davranışı yapsaydı ne hissederdin?” diye sormuş.
Elif, başını öne eğerek:
“Öğretmenim, çok üzülürdüm. Çünkü Ayşe benim en yakın arkadaşım. Yakın arkadaşlar birbirlerine zarar vermezler,” demiş.
Öğretmen, gülümseyerek:
“Evet, çok güzel açıkladın. Yakın arkadaşlar birbirlerine zarar vermez, aksine destek olurlar. Ayşe’nin de üzüldüğünü düşünebilir misin?” diye eklemiş.
Elif, mahcup bir ifadeyle:
“Haklısınız öğretmenim, Ayşe de üzülmüş olabilir. Benim kitapları ne kadar sevsem de ona çelme takmamam gerekiyordu. Bu, onu üzen bir davranıştı. Hemen gidip Ayşe’den özür dileyeceğim ve bir daha böyle bir şey yapmayacağıma söz vereceğim,” demiş.
Öğretmen, memnuniyetle:
“Aferin Elif! Şimdi git, Ayşe’den özür dile ve sonra birlikte buraya gelin,” demiş.
Elif, Ayşe’nin yanına giderek özür dilemiş ve bir daha böyle bir hata yapmayacağını söylemiş. Ayşe, arkadaşının samimi özrünü kabul etmiş. İkisi birlikte öğretmenin yanına dönmüşler.
Öğretmen, onları gülümseyerek karşılamış:
“Bugün hepiniz çok önemli bir şey öğrendiniz. Empati yapmayı… Başka birinin hislerini anlamayı öğrendiniz. Elif, Ayşe’nin üzüldüğünü anladığında empati yapmış oldun ve hatanı düzelttin. Bu yüzden yarışmanın ödülü olan kitapları ikinize de veriyorum. Çünkü yarışmadan daha değerli bir ders öğrendiniz!” demiş.
Kitap ödülünü duyunca Elif ve Ayşe çok sevinmişler. İkisi de kitaplarını alıp mutlu bir şekilde evlerine dönmüşler.
Kaleminize sağlık hocam