Thales, Epikür, Platon, Aristo ya da çokça duyduğumuz Sokrates gibi filozoflar yaşamış, fazlasıyla bilime katkı sağladıktan sonra göçüp gitmişler. Matematik ve psikoloji başta olmak üzere bilim dallarının doğmasına öncülük eden filozofların nesillerinin devamını sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Acaba felsefe mi tükendi yoksa filozof mu, neden artık filozof yok, neden felsefenin üst üste yığıldığı bilgiler devam etmiyor, neden felsefenin doğurduğu bilim dallarına bugün felsefeden daha fazla önem verilmekte, kısacası tek sorum yahut sorun var: Filozofların nesli tükendi mi?
Felsefe basit tabirle hayattaki somut ve soyut kavramlar üzerine düşünmek, soru sormaktır. Filozof ise felsefe yapan kişi diyebiliriz. Şu anda düşünüyorum –öyleyse varım!- da hayatta üzerine soru sorulacak somut, soyut kavram tükendi mi ki günümüzde filozof dediğimiz kimse bulunmamakta, eski yaşantıyı günümüz şartlarına göre kıyaslamak elbette doğru değil, fakat filozofsa kişi –filozof olunmaz, doğulur!- şart tanıyabilir mi? Ard arda tekrarladığım manasız sorular dizilesinin cevabı elbette bende değil, ne yazık ki cahilliğimin verdiği özgüvenle kendimce fikirlerim bulunmakta.
Ne Kokarca Sokrates’in ne de sorgulanacak konuların tükendiğinden değil cahilliğimizin günden güne artmasıyla beraber doğru düzgün hiçbir durumun fark edilmemesinden kaynaklanan tükenme eşiğindeyiz. Bahsedilen tükenme filozoflar yüzünden değil, felsefe okuyan-okuduğunu sanan- kişilerden yani bizden kaynaklanıyor. Okuduğunu sanan nesiliz, ben de öyleyim ne acınası haldeyim! Sokrates’in Savunması oldukça güzel kitap, Devlet, Kendime Düşünceler... Lakin bu eski kitaplarla yetinebilmekteyiz, ileri giderek devam eden felsefi eserleri okumuyoruz. Biz okumadıkça raflara kaldırılan kitaplar yüzünden düşünmeyi bırakan filozof olmasa da yazıp yayınlamayı düşünen filozof elbette azalıyordur. Gidişattaki azalma yüzünden artık yeni bilim dalları da doğmamaktadır. Belki okumanın belki de yazmanın bilimi çıkacaktı ki vazgeçildi bu cahil toplumdan. Duran ağaç bile kendiliğinden büyürken gelişen bilimi durdurmayı başaran insan evladıyız. Günümüzde felsefe dersin iyiyse, Sokrates'in Savunması'nı okumuşsan felsefe biliyorsundur. Felsefe dersinde ilk öğretilen şeylerden biri, felsefenin sonu olmaksızın devam eden sorulardan kaynaklı olduğunu unutup, ders zili çaldıktan sonrasını düşünmüyoruz. Cehalet yüzünden zamanında idam ettirilen filozofları konuşabiliyorken internet sayesinde erişemediğimiz ne bilgi ne kişi kalmamasına rağmen hiçbir filozofun varlığı için şüphe duymuyor, öylece fark etmeksizin bir kenarda çürüyüp gitmelerine izin verebiliyoruz.
Şayet bir filozof olsaydım, fark edilmemiş ölümden ziyade gençleri uyandırdığı için idam edilen bir filozof olmayı tercih ederdim. Çok şükür ki filozof olmadığım için ikisini de yaşamayacağım. Cahil bir okur olmamı fark etmemle beraber artık günümüzdeki felsefecileri de okuyup onlardan filozof olarak bahsedeceğim ki en azından bilimin durmasını sebep olan insanlardan biraz olsun ayrışabileyim ve onlar yaşarlarken sorular sorabilme imkanına sahip olacağım. Gazeteci, akademisyen ya da çevirmen olarak değil; birer filozof gözüyle bakacağım.
Hayatın oldukça şaşırtıcı taraflarının olması ne garip ki eski insanları düşünüp Sokrates'in dinlenmemesini, eleştirilmesini konuşup cahilliklerinden bahsederken günümüzdeki hiçbir filozofun varlığına ihtimal bile verdiremeyecek kadar cahiliz. Eski insanlar, eski yazılar, eskiler her zaman yenilerden daha bilgeydi. Baş kaldırıyorlardı, esaretin verdiği cesarete sahip idiler. Makineleştik, Karl Marx’ın hesaba katmadığı ya da denk gelmediğim durum: emeğimize yabancılaştık, makineleştik ve eskiye göre daha çok imkana sahip olmamıza rağmen biz makineleşmekten çıkmak yerine boyun eğmeyi tercih ettik çünkü çok kolaydı, muhteşem soylular da farkındaydı ki makineleşmeyle beraber makineyi seveceğimize.
Psikoloji, matematik, fizik gibi tüm bilimlerin temeli felsefeye dayansa da bugün felsefe, içlerindeki en gereksiz olarak görülen dal haline gelmekte. Belki de bugün geçmişten daha fazla imkana sahip olmamıza rağmen matematik gibi bilimleri daha geç anlamamızın nedeni felsefe bilmediğimizdendir. Ezbere yaşadığımız hayat içerisinde ezbere bilim yapmaya çalışıyoruz. Fakat ezbere çalışanların bilim doğurmayacağı gibi bilimi anlamayacağı da bir gerçektir.
Filozofların görmezden gelme sebeplerinden diğeriyse eleştirip düşünmekten ziyade dalga geçmenin, aşağılamanın kendi bildiğimizin doğruluğuna daha çok bağlanmamızdır. Oldukça basit haliyle karşımızdakini anlamaya haksız olduğumuzu düşünmeye çalışmaktansa kendi doğrularımıza sıkı sıkıyız. Hepimiz her konuyu biliyoruz, hiçbirimizin bilmediği bir konu yok. Belki de bilmeyen tek cahil benimdir, belki de filozofların nesli dinazorlar gibi tükenmiştir, belki de tüm bilimlerin bilim sayılmayan dala dayanması tesadüf, belki de kim bilir şu anda filozoflar oldukça değerlidir lakin ben başka boyutlardan bahsediyorumdur.
Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?