Geçmişten getirdiğimiz bazı anlar ve anılar vardır ki zihnimizde derin izlerini taşırız ve üstünden yıllar geçmiş olsa dahi dün yaşanmış gibi tazedir. Bu bir başarısızlık hissi de olabilir, birinden duyduğumuz tek bir kelime de olabilir ya da çocuklukta yaşanmış “önemsiz” diye nitelendirilen bir an da olabilir. İşte bu geçmişten getirilen duygusal yükleri hafifletmek, bizlerde belki de travma bırakmış bu anıları yeniden işlememizi sağlamak amacıyla EMDR terapisi devreye girer.
EMDR, hem en fazla merak edilen hem de en çok araştırılan terapi yaklaşımlarından biridir. EMDR’yi bu kadar revaçta yapan şeylerden ilki, travma tedavilerinde gerçekten çok etkili sonuçlar veriyor olması; bir diğeri ise işleyiş biçimi, yani göz hareketleriyle anıların yeniden işlenmesi fikridir. Bu fikir ilk başta biraz garip ya da sihirli gibi gözükse de aslında altında nöropsikolojik temelli bir mekanizma yatar.
Peki, EMDR Nasıl Geliştirildi?
EMDR’nin ne olduğunu anlatmaya başlamadan önce nasıl ortaya çıktığından bahsetmek istiyorum. EMDR’nin ortaya çıkışı belirli bilimsel çalışmaların sonucu olmaktan ziyade, Francine Shapiro’nun 1987 yılında kendi yaşadığı bir olaya dayanıyor. Shapiro bir gün parkta yürürken, aklını bulandıran, kendisini rahatsız eden düşüncelerinin o anda kaybolduğunu; daha sonra bu düşünceleri tekrar hatırladığında ise, kendisine eskisi gibi rahatsızlık vermediklerini fark ediyor. Oysaki Shapiro, bu düşünceleri değiştirmek için herhangi bir çaba sarf etmemişti.
Sonrasında bu olayı tekrar düşündüğünde, ona rahatsızlık veren bu düşünceleri aklından geçirirken gözlerini sağa ve sola, yukarı ve aşağı hareket ettirdiğini fark etmiştir. Bunun farkına varınca, bu göz hareketlerini yaparak rahatsızlık veren düşüncelerden kurtulma işlemini kendisi ve yakınındaki insanlarda da uygulamış ve gerçekten de işe yaradığını görmüştür. Ancak bazı insanların göz kaslarındaki yapı nedeniyle bu sistematik hareketleri yapmakta zorluk çektiğini fark ederek, bu hareketleri onlar için de kolaylaştırmak adına parmağıyla yönlendirmeyi içeren bir işlem gerçekleştirerek EMDR’nin temellerini atmıştır.
Psikoterapi alanında her geçen gün önü açılmakta olan bir terapi türü olan EMDR’ye dair detaylı bilgileri birkaç başlık altında inceleyelim:
EMDR Nedir?
EMDR (Eye Movement Desensitization and Processing), Türkçeye “Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” olarak çevrilir. Kısaca EMDR olarak bilinen ve kullanılan bu terapi türü; iyi bilinen ve geçerliliği tartışmasız kabul edilen bilişsel, davranışçı, psikodinamik ve danışan merkezli yaklaşımların farklı yönlerini bir araya getirir.
EMDR terapisinin temel amacı, rahatsız edici anıların beyinde işlenmemiş şekilde kalmasından kaynaklanan semptomları (örneğin, travma tepkileri, kaygı, kâbuslar, kendilik algısındaki bozulmalar) ortadan kaldırmaktır. EMDR, bugüne kadar her yaştan çok sayıda kişinin farklı tipteki psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla tedavi edilmesini sağlamıştır.
EMDR Nasıl İşler?
EMDR terapisi, Adaptif Bilgi İşleme (AIP) modeline dayanır. Bu modele göre beyin, yaşanan her yeni deneyimi işler ve öğrenmeye dönüştürür. Ancak travmatik veya yoğun rahatsız edici olaylar yaşandığında bu sistem bozulur; bilgi işlenemez ve o anıya bağlı duygular, düşünceler ve beden duyumları “donmuş” bir şekilde kalır. Daha sonra benzer bir olay olduğunda bu işlenmemiş anılar tetiklenir ve kişi olayı yeniden yaşıyormuş gibi hisseder.
EMDR terapisi, beynin bu “takılı kalmış” bilgiyi yeniden işlemesine yardım eder. Bu sayede travmatik anı uygun biçimde entegre edilir, semptomlar azalır ve kişi kendisi, ilişkileri ve dünya hakkında daha olumlu bir bakış açısı kazanır.
EMDR Nasıl Uygulanır?
EMDR terapisin de sekiz aşamalı, üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanır. Temel hedef; Geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü semptomların tedavisi, danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında, kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği davranışları gösterebilmesidir.
Danışan Geçmişi (Öykü Alma ve Tedavi Planı): Semptomların ve sorunların kaynağı olan travmatik anılar ile geleceğe yönelik hedefler belirlenir ve tedavi planı oluşturulur.
Hazırlık: Danışan, EMDR yöntemi hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirilir ve işlemlemeye (duyarsızlaştırma sürecine) hazır hale getirilir.
Değerlendirme: Terapist, danışanın hedef anıyı temsil eden imgeyi (resmi), bu imgeyle ilişkili bugünkü negatif inancı (örn: "Yetersizim"), duygularını, bu duyguların bedendeki yerini ve duyumlarını ve arzuladığı pozitif inancı (örn: "Elimden geleni yaptım") belirlemesine yardımcı olur.
Duyarsızlaştırma: Bu aşamaya, danışanın seçtiği hedef imgeye odaklanması, negatif inancını düşünmesi, negatif duygularını yaşaması ve tüm bunların bedeninde yarattığı duyumları hissetmesiyle başlanır. Ardından danışan, zihnini serbest bırakır. İçeriğini veya nereye doğru gittiğini kontrol etmeden, zihninden geçen her şeyin farkına varır.
Danışan işlemleme sırasında terapistin çift yönlü hareket ettirdiği parmağını gözleriyle takip eder. Danışanın zihninden geçenlere ve göz hareketlerine aynı anda dikkatini vermesinin, beynin sağ ve sol yarım küresini ilişkiye geçirdiği düşünülmektedir.
Beyin, yaşantılardan gelen bilgiyi REM uykusu (Hızlı Göz Hareketli Uyku) sırasında işler. EMDR’de uygulanan çift yönlü göz hareketlerinin, uyanıkken benzer bir fizyolojik etkiyi sağlayabildiği öngörülmektedir. Aynı zamanda, çift yönlü işitsel uyarım veya çift yönlü dokunma gibi farklı uyarımlardan da yararlanılmaktadır.
Terapist her setten sonra, danışana zihninden geçenleri sorar, işlemlemeyi kontrol eder ve süreç boyunca rehberlik eder. Anı daha az rahatsızlık verir hale gelinceye ve danışanın kendisi ile ilgili pozitif düşünce/inançları (örn: "Elimden gelen her şeyi yaptım") arasında bağlantı kuruluncaya kadar işlemleme sürdürülür.
Yerleştirme: Danışanın belirlediği pozitif inancını pekiştirmek amacıyla setler uygulanır.
Beden Tarama: Danışanın bedenini taraması istenir; rahatsızlık veren herhangi bir duyum ya da gerginlik varsa bu duyumlar ayrı bir hedef olarak işlenir.
Kapanış: Terapist danışana geribildirimde bulunur, gerektiğinde rahatlatıcı teknikler uygular ve seanstan sonra neler olabileceğini (beklenen tepkileri) anlatır. Danışandan, psikolojik tepkileri hakkında kısa notlar alması istenir.
Yeniden Değerlendirme: Bir sonraki seansın başlangıcında, bir önceki seansın değerlendirilmesi yapılır. Terapist, önceki seansta ulaşılan pozitif sonuçların yerleşip yerleşmediğini kontrol eder ve danışandan gelen yeni verileri değerlendirir. Bu değerlendirmeler sonucunda işlemleme süreci devam eder veya diğer anılarla çalışılmaya başlanır.
İşlenmemiş, geçmiş ve yakın zaman anılarının işlemlemesi tamamlandığında, bugünkü rahatsızlık veren semptomlar da büyük ölçüde kaybolur. Yine de, her bir semptom tekrar taranır ve gerekirse işlenir. Böylece protokolün Geçmiş ve Bugün aşamaları tamamlanır ve Gelecek aşamasına (performans/kaynak yerleştirme) geçilir.
Terapist, danışandan daha önce belirlenmiş, işlevsel olmayan tepkileri harekete geçiren her bir güncel tetikleyici durum için arzu ettiği davranışları belirtmesini ister. Terapist ve danışan birlikte, arzu edilen bu davranışların sergilendiği senaryolar hazırlar. Danışan, bu senaryoları adım adım hayalinde yaşar. Hayal etme sürecinde rahatsızlık veren noktalarla karşılaşılırsa, bunlar işlenir. Gerekli görülürse danışana yeni bilgi ve beceriler kazandırılır. Böylece danışanlar, daha önce sorun yaşadıkları durumlarla baş etmeye ve gelecekteki zorluklara karşı hazır hale gelirler. (EMDR Derneği, t.y.)
EMDR Ne Kadar Sürer?
EMDR, terapi literatüründe "kısa süreli terapiler" grubunda yer alır. EMDR tedavisinin ne kadar süreceği; sorunun tipi, danışanın bugünkü yaşam koşulları, önceki travmaların sayısı ve etkisi ile doğrudan bağlantılıdır. Ayrıca, her kişinin bilgileri kendi değerleri ve deneyimleri doğrultusunda kendine has bir biçimde işlemesi de süreyi etkiler.
EMDR’nin etkinliği, son yıllarda yapılan birçok çalışma ile kanıtlanmıştır. EMDR terapisi alan danışanların çoğunluğunun, travma sonrası stres semptomlarını etkili bir biçimde azalttığı veya yok ettiği görülmüştür.
Buna ek olarak, EMDR birçok uluslararası sağlık ve devlet kurumu tarafından da etkili bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Bu kurumlar arasında: Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Amerikan Psikiyatri Birliği (APA), İngiltere Ulusal Sağlık Kurumu (NICE) yer almaktadır.
Yazımızın sonuna gelmişken ve birçok teorik bilgiyle yorulmuş olabileceğinizi tahmin ederek sadece şunu hatırlatmak istiyorum: Bazen iyileşmek, uzun uzun konuşmaktan ziyade zihnin kendi yolunu bulmasına müsaade etmekle başlar. Zihnin çözmesi gereken bir düğüm vardır; geçmişte takılı kalan bir düğüm. Böyle bir durumun içinde hissettiğinizde ve bunu değiştirmek istediğinizde, EMDR'nin bu düğümü çözmenin yollarından biri olduğu aklınızda bulunsun.
Bu yazı, konuyla ilgili çeşitli akademik makaleler ve çevrimiçi kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır. (Denizli, 2008; EMDR Derneği, t.y.; Güçlü & Alkar, 2021; Tokgöz, 2018)
Kaynakça
Denizli, S. (2008). Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme: Yaklaşımın etkililiği ve bugünkü durumu. Ege Eğitim Dergisi, 9(2), 79-92.
EMDR Derneği. (t.y.). EMDR nedir? EMDR Türkiye. https://www.emdr-tr.org/emdr-nedir/
Güçlü, A., & Alkar, Ö. Y. (2021). Travma sonrası stres bozukluğunda EMDR uygulamalarının etkililiğine ilişkin çalışmaların gözden geçirilmesi. Türk Psikoloji Yazıları, 24(47), 62-75.
Tokgöz, Z. A. (2018). GÖZ HAREKETLERİ İLE DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (EMDR). Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (47), 526-545
Burcu
Çok bilgi veren bir yazı olmuş, kalemine sağlık hocam