Herkes psikolog olacağını mı zannediyor?

Herkes psikolog olacağını mı zannediyor?

Yıldız Akpolat; Sosyolog olabilmenin ilk şartının, başka bir ülkeyi analiz edebilmekten geçtiğini söylemişti, Dokuz Eylül’de ilk sosyoloji dersimizde. Derin bir nefes alıp masaya oturup ‘‘Kaç kişi sosyolog olabileceğini zannediyor?’’ demişti. İşsizlik, Türkiye şartları gibi durumları yorumlayarak aslında ne demek istediğini anlamamıştık. Hiç unutmasam da çok geç anlayabildim, asıl mesele sosyolog olabilmektedir; üniversite bitirmek değil. İnsan kendini bildikten sonra diploma olmasa da iş bulunabileceğini, kendini bilmeyen birinin de bölüm birincisi bile olsa iş bulamadığını hayata atılınca anlıyoruz. Psikolog olabilmek akademik bilgilerin yanı sıra ‘iyi’ bir insan olmayı gerektirir. Sadece okumak değil, uygulamak da lazım. Günümüzde sosyal psikoloji dersini almış olmasına rağmen sınıfta dedikodu yapabilen, iftira atan ve en kötüsü de sorgulamadan toplumun dediklerine uyup karşısındakini zorbalayan olduğunu gördünüz mü hiç, farkında mıydılar yaptıklarının yoksa değiller miydi bilemeyiz. Yalnızca her iki durumun da çok kötü olduğunu söylemek mümkün. 

APA’nın ‘Etik Ofisi’ ışığında hazırlanan 4 madde ile ‘iyi’ psikolog nasıl olunur?

İyimserlik ve Zarar Vermeme

Genel ilke kısmında ilk olarak belirtilen madde ‘’İyimserlik ve Zarar Vermeme’’dir. Söz konusu olunca birlikte çalıştıkları kişiye zarar vermemektir. Bu diğer meslektaşımız olan psikolog ya da sınıf arkadaşımız olabilir. Psikologlar etkileşimde bulunduğu kişilerin de refahını sağlamalı. Bu maddelerde dönüp kendimize (psikolog ya da öğrencisiyken) bakmalıyız. Etrafımızda kötü davrandığımız insanlar var mı diye. Bir lisans öğretmeninin öğrenci ayırması da bu etik ihlale girmektedir. Benzer şekilde öğretmenin bir öğrenciyi herkes içinde aşağılama, öğrencinin dersten soğuyup başarı notunun düşmesi durumu insana zarar veren bir etik ihlallerdendir. 

Dürüstlük

Dürüst olmak bir psikolog için çok önemlidir. Sadece makale yazarken değil, konuştuğumuz sözcüklere de dikkat etmeliyiz. Örneğin, birine iftira atmak, dedikodusunu yapmak, söylenti çıkarıp mağdur olmasını sağlamak meslek etiği açısından suç olarak görülmektedir. Nitekim birine ‘kavgacı’ benzeri lakap takmanın ve arkasından konuşmanın insanı agresifleştirdiği ve diğer insanların önyargılı olmasına sebep olduğu bulgulanmıştır. Bulgulara rağmen, dedikodu ve söylentiler karşısında sessiz kalabilecek kadar sabırlı birini gözardı edip toplumun söylentisine inanmak bilerek karşıdakine zarar vermedir.

Adalet

Psikologlar adaletli olmalıdır. Günümüzde birçok psikoloji topluluğu olmakla birlikte kaç tanesi adaletli bir yönetime sahiptir? Bir topluluğun yönetim kurulu oylamayla seçilir. Sosyoloji okuduğum sırada son kez denk gelmiştim sanırım. Birçok topluluk olmasına rağmen yönetim şeklinden dolayı girmemeyi tercih ediyorum. Bugün adalet için savaşmadan önce psikolog kendisinin içsel çatışmasına düşüp küçük bir topluluğun bile başkanlığını kaybetmemek pahasına adaletsiz işlerde olmamalı. Her topluluk üyesi topluluğun adaletsiz işleyişinden sorumlu olur. Seçimle başa gelmemiş bir yöneticiden beklemek mantıksız olsa dahi, bugün söz konusu topluluklarda yer almak, yarın kariyerinizi olumsuz etkileyebilir. 

Bir başkan her şeyden önce üyelerin refah ve güvenirliğini sağlamalıdır. Mustafa Kemal’in dediği gibi, hizmet etmek için varız. 

APA sitesinde (henüz kalkmadıysa) yönetim kurulu başkanı oylamasını görebiliriz. Terapi Delisi yönetim kurulu başkanlığı oylamasında kaybettiğimde oylamaya sunmamı birkaç kişi ‘’mantıksız’’ bulmuştu. Kurmuş olmak, sonsuz başkanlık hakkını bana mı veriyordu, asıl içimdeki soruysa ‘’diğerleri gibi mi olacaktım, eleştirdiğim insanlara mı benzeyecektim, hangi tarafta olmak vicdanımı sızzlatırdı?’’ Hepimizin dergisi dediğim üyelerimize hangi yüzle bakabilirdim? Bazı insanların ise kendine bile ait olmayan topluluklara bu kadar bağlanması doğru ve etik değildir. Bir topluluga üye başvurusu yapıp alınmazsanız, alınanlara bakmalısınız. Yeterli olmadığınız için mi alınmadınız yoksa alınacak kişi önceden belli olduğu için mi? 

İnsan Haklarına ve Onuruna Saygı

İnsancıl olmanın gerek ve öneminden bahsedilen bu ilke aslında diğer insanlar ötekileştirse dahi, psikolog olarak önüne geçilmesi vurgulanır. Aynı zamanda toplumsal olarak bireysel önyargıları kırmanın psikologlar olarak bizlere ait oldugu bildirilmiştir. Mesela, terapi vermeyen bir terapist adayının ‘terapi veriyor’ diyerek önyargılar oluşturmasına sebep olmazlar. 

Meslek yasası olmaması, mesleği ihmal etme hakkı tanımaz. Aynı tutum içerisinde durulması gerekmektedir. Nitekim kişinin yapamadığı durumu kabul etmesi, erdemli bir duruş olacaktır; duygusal zekanın gelişme sürecine dair yatırım yapılması başka bir seçenek olarak sunulabilir. Söz konusu kişilerin psikoloji okuması psikolog olacağı anlamına gelmez.

Sonuç olarak, psikolog olmak hayatın içerisinde de etik ve vicdani davranmayı gerektirir. APA etik ilkeleri daha fazla sunmaktadır. Ayrıca etik sorunlara çözümler içerir. Yukarıda yazılan dört maddenin herkes için geçerli olması gerektiğini düşünmemiz normal. Buna karşın tekrar belirtmek gerekirse; psikologlar için mesleki suçu temsil eder. Yıldız Akpolat’ın öğrencisi olarak: ‘‘Herkes psikolog olacağını mı zannediyor?’’

Kardelen

kardelen@terapidelisi.com
Genel Yayın Yönetmeni


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

TEMA AYARLARI