Psikolojinin ve Psikologların ‘Kısa’ Tarihi

Psikolojinin ve Psikologların ‘Kısa’ Tarihi

  Psikoloji günümüzde var olan modern disiplinlerin en eskilerinden biridir. Psikolojiye olan ilgi, zihinsel sorgulamaların en erken dönemine kadar dayanabilir. İnsanlar eskiden beri davranışlarından ve insan doğasına ait kurgulardan etkilenmiş, bunlarla ilgili pek çok felsefi ve teolojik görüş ortaya koymuşlardır. İnsan doğası hakkında bugün sorulan sorular (bellek, öğrenme, algı, hafıza, rüya…) yüzyıllar önce de sorulmuştur. Bu durum psikoloji alanında geçmiş ile şimdi arasında kopmaz bir sürekliliğinin var olduğunun göstergesidir. (Modern psikoloji tarihi, 2007).

Daha öncesinde sadece bir düşünce türü olan psikolojinin ilk ‘bilim’ olarak literatüre girmesi ise Wilhelm Wundt tarafından 1879 yılında Almanya Leipzig’de deneysel çalışmalar yapmak için kurulan laboratuvarla oluşmuştur. Öncesinde de farklı akıl hastanelerinde insanlarla konuşarak davranışlarının ne derecede değiştiği, olumlu yönde yaptığı ilerlemelerin kaydedilmesiyle psikolojinin etkileri daha tartışılabilir hale gelmiş olsa da Wilhem Wundt ile bilim olarak sayılmasının sebebi açılan laboratuvar ile soruların deney ve gözlem baz alınarak cevaplandırılmaya başlanmasıydı yani bilimin ışığının seçilmiş olmasıydı. Ayrıca ilk psikoloji dergisi olan ‘Felsefe Çalışmaları’ da Wundt tarafından 1881 yılında yayımlanmıştır ve içeriğinde deneysel çalışmalar içermektedir. Sadece Wundt değil birçok kişi psikoloji alanına çok fazla destek olmuştur. Araştırmaları, soruları ve yaptıkları gözlem deneyler ile bize yeni kapılar aralamış bazı soruların cevaplanmasına yardımcı olurken cevaplanan sorular bize beraberinde yeni soruları da getirmiştir. Psikolojiye katkısı olan bazı isimleri eminim ki hepimiz biliyoruzdur;

‘ Freud, Alfred Adler, Anna Freud, Carl Gustav Jung, Erich Fromm…’

Hepsinin alana oldukça fazla katkısı olmuş aradan ‘50-100 yıl’ geçmesine rağmen oluşturdukları psikoloji ekolleriyle günümüzdeki psikologların ve yapılacak araştırmaların oldukça önünü açmışlardır.  Psikoloji bilimini bu yönüyle uçsuz bucaksız bir deniz olarak tanımlayabiliriz. Çünkü ne tam olarak bir başlangıcı vardır ne de sonu…

Günümüzde ise, bu bilim oldukça önemli hale gelerek üniversitelerde psikoloji dersleri olarak verilmeye başlanmış böylece psikologlar yetiştirilmiştir. İnsan var olduğu sürece psikolojiye de ihtiyaç vardır. Çünkü psikoloji, insan davranışlarını ve onun altında yatan nedenleri inceleyen ruh bilimidir. Yani insanlık devam ettiği sürece psikoloji eskimeyecek bir bilimdir denilebilir.

Psikoloji kendi içinde birçok alt alana ayrılır; 

Klinik psikoloji, sosyal psikoloji, adli psikoloji, eğitim psikolojisi, örgüt psikolojisi, gelişim psikolojisi, deneysel psikoloji, sağlık, trafik, spor psikolojisi, din psikolojisi, pozitif psikoloji ve politik psikoloji gibi... Bu alanlardan birinde uzmanlaşabilmek için lisans eğitiminin yanında alt alanlardan da yüksek lisans eğitimini tamamlamak gerekir. Psikolojinin en çok bilinen ve tercih edilen alt alanı ise klinik psikolojidir.

 Peki bu psikologlar ne yapar? Bunlardan bahsedelim. 

Kişinin kendi farkındalığını kazanmasını sağlayarak, kendisini rahatsız eden davranışlarından, düşüncelerinden kurtulmasına yardımcı olurken, kendi potansiyellerimizi keşfederek karşılaştığımız zorlukları çözmemizi sağlar. Bu süreçte psikologlar kişileri anlayış ve empatiyle dinlerken, bireyin duygularını deneyimlerini olduğu gibi kabul ederek onları yargılamazlar. Sadece onları daha sağlıklı düşünce ve davranış yapısına dönüştürmek amaçlanmıştır. İnsan davranışlarını anlamlandırırken sorunların nedenine inmek de diğer amaçlarından biridir. Yukarıda da bahsettiğim gibi insan var oldukça psikoloji var olacak bir bilimdir. Bu bilimin insanlara olan faydası yadsınamaz fakat insanlara yardımcı olmak da hiç kolay değildir. Çünkü insan zihninin karmaşıklığını anlamlandırmaya çalışırken destek sağlamak psikologlar için oldukça zorlayıcı bir durum olabilmektedir. Biraz bu zorluklardan bahsedeceğim;

Psikologlar danışanları empatiyle dinlerken terapist-danışan yakınlığına zarar vermemeye çalışsalar da bu durum beraberinde duygusal bir yük de getirmektedir. Bu yükü taşımak bazen oldukça zorlayıcı olabilir. Aynı zamanda ne kadar empati geliştirseler de danışanla aralarında etik kurallar gereği bir sınır koymaları gerekmektedir. Aksi durumda danışan-terapist durumundan çıkarak daha kişiselleştirmeler yaşanabilir. Bir psikoloğun zorlu durumlarla baş etme becerisinin de gelişmiş olması gerekmektedir ki zorlu zamanlarda doğru müdahaleleri yapabilsinler; intihar riski, travmatik deneyimler gibi durumlara karşı streslerini yönetmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Tedavi sürecinde danışanlar değişime karşı direnç gösterebilirler bu durum da terapistin moralinin bozulmasına sebep olabilir. Bütün bunlara rağmen terapist kendi ruh sağlığını da düşünmelidir.

Ancak bütün bu zorluklara rağmen psikologlar için mesleklerini seçme nedenleri daha güçlüdür. Yaşanılan her bir zorluk kişiye büyüme ve öğrenme imkânı sunar. Her psikoloğun psikolojiyi seçmelerinin altında yatan en önemli sebeplerden birisi insanlara yardım etme isteğidir. Böylece birilerinin hayatında olumlu bir etki bırakmak onlar için paha biçilemez değerlerden biridir. Karşılaştıkları her zorlukta da içlerinde oluşan tutku ve kararlılık onları harekete geçirmiştir. Psikologlar, yalnızca bir meslek mensubu kişiler değil aynı zamanda insanların yaşamında pozitif değişiklik yaratmak için uğraşan kahramanlardır.

Bugün ise ‘Psikologlar Günü’ olarak adlandırılmıştır. Ben de bu vesileyle psikoloji tarihini kısa bir şekilde ele alarak psikoloji biliminin ve psikologların öneminden bahsetmek istedim. Çocukluğumdan beri her zaman psikologlara hayranlık duymuş biri olarak benim için bugün, onların emeklerini takdir etmek için bir fırsat. Özellikle toplumumuzda duygusal ve zihinsel sağlığın öneminin gittikçe arttığı bu günlerde…

Son olarak, psikologların ellerinin değdiği yerleri hep bir güzelleştirme çabasına girdiklerine değinmek isterken, bugün psikologların seslerini daha fazla duyurabilmek ve ışığını daha fazla insanla paylaşmak için kaçınılmaz bir fırsat olduğunu dile getirmek isterim                                                                    Tüm psikologların psikologlar günü kutlu olsun! 

Elif

sayisizelif@gmail.com
Pamukkale Üniversitesi


Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

Bunları da beğenebilirsin.

TEMA AYARLARI