Editör: Kardelen Çakır
Terapi, konuşmak değil; anlamak, hissetmek ve değişmektir. Terapi insanların ihtiyaçları, kişiliklerine göre şekillenebilir. Bu farklı yaklaşımlar, farklı terapi türlerini ortaya çıkmıştır. Özellikle klasik yöntemlere yeterince yanıt vermeyen kişilerde, bu alternatif yöntemlerin faydalı olabileceğini gösteren çalışmalar artmaktadır. Bu yazıda, klasik terapi anlayışının dışına çıkan sıradışı terapi yöntemlerine göz atacağız.
Sanat Terapisi
Sanat terapisi; resim, heykel gibi sanat formları aracılığıyla bireylerin kendilerini ifade etmelerini sağlayan bir yöntemdir. Terapi sürecinde ortaya çıkan ürünler, kişinin duygusal durumunu anlamada önemli ipuçları verir. Travma, depresyon, yas süreci, özgüven eksikliği ve kaygı bozukluğu gibi durumlarda etkili olduğu bilinmektedir. Aslında bu yöntem yeni değildir; insanlık tarihinin ilk dönemlerinden beri sanat, iyileştirici bir araç olarak kullanılmıştır. Örneğin Osmanlı döneminde hastaların su ve müzik sesleri eşliğinde sakinleşmeleri ve tedavi olmaları sağlanırdı. Benzer uygulamalar Osmanlı’dan çok önce farklı toplumlarda da görülmüştür.
Kum Terapisi
Kum terapisi, H.G. Wells’in 1911’de yazdığı Floor Games adlı kitaptan ilham almıştır. İlerleyen yıllarda Carl Jung ve Jungcu terapistler tarafından geliştirilmiştir. Çoğunlukla çocuklar ve özel gereksinimli bireylerde kullanılan bu yöntemde, bir kum havuzu ve çeşitli oyuncaklar aracılığıyla danışanın ilgisi çekilir. Oyuncaklar ve kum üzerindeki düzenlemeler, çocuğun iç dünyasının ve hayal gücünün bir yansıması olarak değerlendirilir.
Satranç Terapisi
Satranç temelli psikoterapinin kökenleri Orta Çağ’da Persli hekim Rhazes’e kadar uzanır. Rhazes, satranç oyununu hastalarının ve öğrencilerinin yaşam durumlarını metaforlaştırmak için kullanmıştır. Modern dönemde ise 1950’lerde Carl Rogers, satrancı bir terapi yöntemi olarak değil, danışanlarla ilişki kurmanın aracı olarak değerlendirmiştir. Satranç terapisi, oyun sırasında danışanın farkında olmadan düşünme biçimlerini, problem çözme yaklaşımlarını ve duygusal tepkilerini ortaya koyar. Özellikle dikkat eksikliği, öfke kontrolü ve stratejik düşünme becerileri üzerinde çalışmak için etkilidir.
Hayvan Destekli Psikoterapi
Hayvan destekli psikoterapi, evcil hayvanlarla kurulan bağdan faydalanarak psikolojik ve fiziksel iyileşmeyi destekleyen bir yaklaşımdır. Depresyon, anksiyete, otizm gibi durumlarda olumlu etkiler gösterdiği kanıtlanmıştır. Örneğin, bir köpeğin başını okşamak kan basıncını düşürür, stresi azaltır. Bu etkiye “pet etkisi” adı verilir. Otizm spektrumundaki çocukların terapisine köpeklerin dahil edilmesi, iletişim kurma ve sosyal sinyalleri anlama becerilerini geliştirebilir. Yaşlı bakım evlerinde kedi veya köpeklerin bulunması da sakinler üzerinde benzer şekilde pozitif etkiler yaratır. (bkz. Huzurevi sakinleri patili dostları için kedi huzurevi kurdu)
Yararlı Terapi, Hizmet Eden Terapidir
Freud’un odasından doğan terapi kavramı, bugün çok çeşitli biçimlerde hayatımıza girmiştir. Her bireyin kendini ifade etme biçimi farklıdır: Kimileri konuşarak, kimileri ise ancak yaratıcı yollarla duygularını dışa vurabilir. Bu nedenle, terapi yaklaşımlarının çeşitlenmesi her bireyin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verilmesini sağlar. Günümüzün hızlı yaşam temposunda insanlar çoğunlukla yavaşlamak kelimesini unutuyor. Oysa bir şarkı dinlemek, resim çizmek ya da satranç oynamak gibi yavaş tempolu aktiviteler, hem sakinleşmek hem de stresle başa çıkmak için kıymetlidir. Bu küçük anlar, hayatın akışını yavaşlatarak bize nefes aldırır.
Kaynakça
Yorumlar
(Yorumları Gizle)Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?