Üniversiteye Yeni Başlayanlara Tavsiyeler ve Kişisel Gelişim

Üniversiteye Yeni Başlayanlara Tavsiyeler ve Kişisel GelişimKardelen Yeni Başlayanlara: Psikoloji10 Eylül 2025104 Görüntülenme Okuma Süresi: 3 dk.

Üniversiteye Yeni Başlayanlara Tavsiyeler ve Kişisel Gelişim

Üniversite hayatı, sadece derslerden ibaret olmayan; kişisel gelişimden sosyal deneyimlere, içsel yolculuktan mesleki yönelimlere kadar birçok şeyi kapsayan uzun bir süreç. Benim için de öyle oldu. Psikoloji ve sosyoloji eğitimim boyunca, bana en çok katkı sağlayan ve yolumu şekillendiren ilk adımları sizlerle paylaşmak istedim.

 

1. Online Eğitimlerle Başlangıç

Üniversiteye adım atar atmaz, kendimi geliştirmek için farklı platformlarda eğitimler almaya başladım. Udemy ve İstanbul Üniversitesi’nin çevrim içi eğitimleri sayesinde hızlı okuma, zaman yönetimi gibi kişisel gelişim odaklı dersler tamamladım. Bu eğitimler, hem akademik hayatımı kolaylaştırdı hem de kendi potansiyelime dair farkındalık kazandırdı. Bugün hâlâ yeniden başlamak istediğim şeylerden biri bu eğitimlerdir. Bu noktada Udemy ve İstanbul Üniversitesi çevrim içi kurslar arasındaki farka değinmek istiyorum: İstanbul Üniversitesi'nde online ve canlı olarak gerçekleşir yani hocalara anlık soru sorabiliyorsunuz, belirli tarihlerde sitede tekrar izleyebiliyorsunuz. Udemy  ise canlı olarak gerçekleşmiyor, kayıtlı derslerden sonsuza kadar yararlanabiliyorsunuz. Benim önerim; eğer ders zorlayıcıysa İstanbul Üniversitesi'nden eğitim almak çünkü hocaya soru sorabilme şansınız oluyor. Eğer eğitim zorlayıcı değilse; Udemy’den eğitim alıp zamanla ilerletmek daha iyi olur. Aşağıda bugüne kadar aldığım eğitimlerden ‘İyi ki’ dediklerimi paylaşacağım:

  1. Hızlı Okuma Kursu
  2. Zaman Yönetimi
  3. APA Stili Makale Yazımı
  4. Hafıza Teknikleri 
  5. Yazarlık (bu konuda birçok eğitim)

 

2. Çok Yönlü Okuma Alışkanlığı

Okuma, üniversite yolculuğumun en güçlü yanlarından biri oldu. Sadece akademik kaynaklarla yetinmedim; blog yazıları, psikolojiyle ilgili güncel haberler, edebiyat, şiir ve araştırma kitapları okudum. Psikolojinin felsefeden doğduğunu bilerek, felsefi derinliği olan yazılara da özellikle yöneldim. Bu çok yönlü okuma alışkanlığı, hem düşünce ufkumu genişletti hem de psikolojiyi daha iyi kavramamı sağladı. 

 

3. Topluluklara Katılım

Daha üniversiteye başlamadan önce psikoloji topluluklarında yer alıyordum. Eğitimle birlikte bu topluluklara olan ilgim arttı. Network için farklı gruplarda aktif görevler aldım. Bazen gözlemci oldum, bazen saha görevleri deneyimledim, bazen de ağladım. Aslında gönüllü çalışmalarda fark yaratmanın püf noktası şu: Gönüllü çalışmayı sürdürebilmek, tamamlamak. Bu süreçte hem görev bilinci kazandım hem de neyi sevdiğimi, ne yapmak istediğimi keşfettim. Birçok kişi gönüllü sürece başlar, adım atar. Ancak çok nadir kişi bu görevi tamamlayabilir. Çünkü bu bir iştir. Çogu insan ‘gönüllülüğün’ iş olmadığını düşünerek giriştiği topluluklarda ‘parasız bunları mı yapacağım?’ diyerek çıkabiliyor. Burada kişinin kendinden emin olması gerekir, ve her zaman söylerim: ‘Gönüllü işlerinde mutlaka sevdiğiniz pozisyonu seçin, çünkü tek motivasyonunuz yaptığınız iş olacak.’

 

4. Kendi Terapötik Yolculuğum

Psikolog olmadan önce, kendi içsel süreçlerimi tamamlamak istedim. Bu yüzden hem grup terapisine hem de EMDR terapisine katıldım. Her biri yaklaşık birer yıl sürdü. Bu deneyim, beni derinden dönüştürdü; kendimi anlamamı, tanımamı ve mesleğe daha sağlam adımlarla yaklaşmamı sağladı. İtiraf etmeliyim ki; terapiye giderken terapiye bu kadar ihtiyacım olduğunu bilmiyordum. Bu deneyimimi birine söylediğim zaman ‘ekstra  masraf’ olarak görüldüğünü farkettim. Ancak ortada bir bütçe varsa -başka yere yöneltmektense- kendi eğitimimiz için kendi terapimizin almamız gerektiğini düşünüyorum. Birçok psikoloji öğrencisi BDT, EMDR vb. eğitimlere ya da ‘ücretli stajlara’ bütçe ayırabiliyorlar. Yine de konu ‘kendi terapi süreci’ olduğunda es geçebiliyorlar. Şahsen en önemlisinin gözardı edildiği kanaatindeyim. 

 

5. Staj Deneyimleri

Tonguç Akademi’de iki yıl boyunca staj yaptım. Öğrencilerle vakit geçirmek, onlara yardımcı olmak, sınav streslerine destek olmak başlarda zorlayıcı olsa da pes etmedim. Daha sonra TSM’de staj yaparak şizofreni ve bipolar bozukluğu olan bireylerle çalıştım. Onlara iyi geldiğimi görmek, mesleğime duyduğum inancı pekiştirdi. Poliklinik stajında ise kendime uygun olmayan yönleri fark ettim. Bu süreçlerin her biri bana farklı dersler kattı.

 

6. Yazma ve Üretme Süreci

Üniversite yıllarımda kurduğum Terapi Delisi ile Türkiye’nin ilk bibliyoterapi dergisini hayata geçirmeye adım attım. Yazı yazma terapisi üzerine çalıştım ve yazının iyileştirici gücünü hem kendimde hem de başkalarında gözlemledim. Üretmek ve paylaşmak, benim için sadece akademik değil, aynı zamanda kişisel bir ihtiyaç haline geldi.

 

Sonuç

Üniversiteye başlarken yaptığım bu adımlar, hem bana çok şey kazandırdı hem de bazı alanlarda “keşke farklı yapsaydım” dedirtti. Ama hepsi, beni ben yapan deneyimlerin bir parçası oldu. Başka bir yazıda ‘pişmanlıklardan’ bahsedeceğim. Eğer bu yazıyı okuyan bir üniversite öğrencisiyseniz, size en büyük tavsiyem: denemekten korkmayın. Ne kadar çok deneyim, o kadar çok kendinizi tanıma fırsatı.

Yorumlar

(Yorumları Gizle)

Henüz yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?

Bir Yorum Bırakın

Takip edin
Kayıt ol /Giriş yap Sidebar Arama Popüler
Loading

Signing-in 3 seconds...

Signing-up 3 seconds...